İnsanoğlu var olduğu günden beri iki farklı ve uyumlu cins halinde var olmuştur. Bu cinsler kadın ve erkektir. Kadın ve erkek tarih boyunca birbiriyle çatışan ve birbiriyle mücadele eden unsurlar değil birbiriyle uyum ve ahenk içinde hareket eden unsurlardır.
İnsanlık tarihinde çöküş dönemine giren toplumların bu döneme girmelerinin temel nedenleri her toplumsal olaylar gibi ekonomik nedenler olsa da bu ekonomik değerlerin toplumsal hayata manevi tesirleri arasındaki en önemli etkilerinden biri cinsiyet çatışmalarıdır.
Günümüz dönemi kadın erkek meselesi açısından ve kadın ile erkeğin toplumsal ilişkileri açısından incelenmesi gereken bir süreçtir. Özellikle günümüzde toplumun iki kutba ayrıldığı en göze çarpan fenomenlerden biridir. Bu iki kutuptan birisi kadın ile erkeğin toplumsal rolünü ve tabiatını anlayan ve kadın ile erkeğin hukuken eşitliğini ve toplumsal olarak kendi doğalarına uygun görevler edinmelerini savunan bilinçli kesim ve kadın erkek meselesini bir çatışma olarak gören özellikle batı destekli özgürlük hastası olarak niteleyebileceğimiz kendilerini kadın hakları dernekleri, kuruluşları, örgütleri ve benzeri isimlerle tanıtan gerek entelektüel gerek teorik, gerekse de pratik açıdan yetersiz ve niteliksiz olan bilinçsiz kesimdir.
Bilinçsiz kesim olarak nitelediğimiz kesimin temel argüman olarak öne sürdüğü sağlıksız eşitlik anlayışı özellikle büyük sermayedarların reklamcılığı görevini üstlenmekte ve toplumsal ihtiyaçları karşılayamamaktadır. Tarihte yaşamış filozofların ve bilim adamlarının sözü ciddiye alınacak olanlarının hepsi bu tür insanları bozguncu olarak nitelemektedirler ve sağlıklı toplumsal rollerin olduğu anlayışları teori ve çalışmalarında benimsemektedirler.
Bir toplumun ilerlemesi için gerekli olan sağlıklı düzenin en belirgin niteliklerinden biri her unsuru gerekli noktada kullanmasıdır. Bu unsurlardan biri de insanlara tabiatları itibariyle bahşedilen biyoloji bilimini temel alan cinsi faktörlerdir. Bu cinsi faktörler kadın ve erkeğin temel farklarıdır ve bu farklar onlar arasındaki rollerin ayrışmasındaki en temel noktadır. Birey olmaları açısından eş haklara sahip olmaları gerektiği gerçeği temel değer kabul edilerek sahip oldukları cinsi faktörlere göre belirlenecek cinsi roller toplumsal eşitliği ve sosyal ilerlemeyi etkileyecek en önemli itici güçtür.
Toplumsal gelişim yasalarını ve bu yasaların hukukunu anlamayacak bilinçsiz yahut çıkarları toplumsal gelişmeye ters olan unsurları dikkate almak zaman kaybı olacaktır. Erkeğin etken, baskın ve güçlü yönü ile kadının edilgen, pasif ve hassas yönünü anlamamak ve aksinde ısrar etmek hem erkeğe hem de kadına verilmiş bir ceza ve toplumsal ilerlemeye karşı koyulmuş önemli bir engeldir.
Bu bilinçsiz güruha karşı alınacak en etkili yöntem öncelikle onların toplum ahlakını bozmak için kullandıkları silahları yani basın ve fikir özgürlüğünü ellerinden almak ve halkı bu tür toplumsal yükselmelere karşı koyan unsurlara karşı bilgilendirmektir. Sosyal ilerlemenin ve toplumsal gelişiminin yegane temeli budur ve bu temel gerekirse somut kuvvetler ile garantilenmelidir.