“Kendini olduğundan az göstermek tevazu değil budalalıktır.” diyen Montaigne mi, “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen ‘hiç’ ol.” diyen Mevlana mı haklı? Başarılarımızı ön plana çıkarmak mı yoksa mütevazı olmak mı gerekir?
Bu iki düşüncenin farklı bakış açılarından bakıldığında farklı şekilde yorumlanabileceğini düşünüyorum, ancak denememe bir tarafı savunacak şekilde başlayacak olursam, Mevlana’nın sözü bende ve kişiliğimde daha baskın olarak ortaya çıkıyor diyebilirim. Bu dünyada elbette herkesin hedefleri ve bu hedefler doğrultusunda izlediği yol ve amaçlar var. Bu yolu izlerken elde edilen başarı, tecrübe veya başarısızlıklar gibi diğer her şeyin çevremize, veya başka insanlardan ziyade ilk öncelikli olarak bizlere katkısı vardır. Ve bunu bildiğimiz müddetçe diğer insanların bu başarıyı bilip bilmemesi, takdir etmesi, bunun üzerine yaptıkları yorumlar önemli olmayacaktır. Önemli olan bu süreç içerisinde kazanılan ve kaybedilen her şeyin bizler tarafından anlaşılıp yorumlanması, tecrübe edilmesidir, ve bunun paylaşılmasının da gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bu kendimi geri planda tutmanın ve göstermemenin aksine, kendinin daha çok bilincinde olmaktır.
Ancak Montaigne’nin sözüne karşılık yapabileceğim yorum şudur; kendimizi göstermek bir budalalık değidir elbet, aksine hayatta her daim kendimizi kanıtlamalı ve bu şekilde işler ortaya koymalıyız elbette. Bu gibi konularda alçakgönüllülük yapmak gereksiz olacaktır. Ancak bunun aşırıya kaçmaması ve ileride sadece kendimizi görüp, buna odaklanarak hareket etmek de zaralı olup, kötü bir alışkanlığa, farklı duygulara dönüşebilir.
Her iki kişide de vurguladığım gibi bu sözlerin aşırı şekilde uygulanması, yararlı olmayıp farklı şekilde sonuçlanabilir. Ancak hayatın her alanında kendimi göstermeye ve kanıtlamaya çalışmaktansa; kendimi bilmek ve bu şekilde gelişmek benim yaşamımda kullandığım şekillerdendir diyebilirim.
Bir örneği ele alacak olursam, çalıştığınız bir sınavdan aldığınız yüksek bir notu düşünün. Verdiğiniz emeğin karşılığını almanın gururu ve öğrendiğiniz tüm o bilgiler, edindiğiniz başarı.. Bunları paylaşmak ve kendimizi, başarımızı ön plana çıkarmak elbette yanlış değidir ve çoğu durumda da gerekebilir aslında. Ancak bunlar bir süre sonra güç gösterisinden başka birşeye dönüşmeyebilir ve durumda da tevazuluk gerekir diye düşünüyorum. Ayrıca elde ettiğimiz, saydığım bunca şeyin katkısı kendimizedir ve bir başkasıyla paylaşmanın o durumda olumlu sonuçlanacağını düşünmediğimden Mevlana’nın sözünü uygulamak gerekir burda. Ancak tabi farklı örnek ve olaylarda durum değişebilir.
Sizler bu iki düşüncenin hangisini destekler niteliktesiniz? Sizce bu gibi durumlarda hangi şekilde kendimizi göstermeliyiz?