Uğursuzluk tam olarak nedir? Bir şeyin bize şans getirip getirmediğini tam olarak neye dayanarak söyleriz? O sırada etrafımızdan geçen bir şeye ya da bir olaya bunu bağlamamız tamamen bizim hayal ürünümüz olabilir mi?
Dünyanın her yerinde farklı farklı batıl inançlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki bunların tam olarak neye dayanarak ortaya atıldığını bilmeden, amansızca bunlara inanıp kendimizi korumaya almaya çalışmamız ne kadar doğru? Sokakta gördüğümüz bir merdivenin altından geçmek mesela. Bunun bize ne gibi bir şanssızlık getireceğini kimse sorgulamıyor. Altı üstü bir merdiven, ne olabilir ki? Veya bir kara kedi. Farklı renkte bir kedi gördüğümüzde hemen yanına gidip başını okşarken neden siyah tüylere sahip kedilerin uğursuz olduğuna inanırız. Bir insan kedi sevmiyorsa, ona şanssızlık getirdiğine inanıyorsa bunun o kedinin tüylerinin rengiyle bir alakası olmadığını kabullenmeli.
Ya da özlellikle bizim ülkemizde oldukça meşhur olan nazar boncuğu. Başka her hangi bir taşa da aynı anlamı yükleyebilecekken biz neden onu seçtik? Nazar boncuğunu yeni aldığımız bir eve veya özel günlerimizde göz değmesin, kötü bir şey olmasın diye kıyafetimizin görünmeyen bir yerine takmamız bence tamamen bizim kendi psikolojimizde oluşturduğumuz bir algı. Kötü veya iyi, bir şey başımıza gelecekse her zaman gelebilir. Bunun kıyafetimize taktığımız mavi bir boncuk veya sokaktan geçerken gözlerimizin buluştuğu kara bir kediyle alakası olduğuna inanmıyorum.
Uğursuzluk yüklenen sayılar var mesela. En çok bilineni 13. Yurt dışında, genellikle Amerika’da, apartmanlarda veya otellerde 13. katın bulunmadığı söylenir. Kimse neden 13 olduğunu sorgulamadan sadece uğursuz olduğuna inanmaya devam ediyor. Belki de yaşanan tüm talihsiz olayların bizim bu bağdaştırdığımız şeylerle hiçbir alakası yok ve hepsi koca bir tesadüften ibaret. Bunu sorgulamak yerine bize söylenen şeylere inanıp yaşanan olaylara “talihsizlik” “uğursuzluk” gibi algılarla yaklaşıyoruz.
Artık herkesçe duyulmuş olan bazı temel batıl inançların yanında dünyanın farklı yerlerinde oldukça garip ve inanması zor inançlar da var. Örneğin İspanya’da her ay başında 12 tane üzüm yemenin bütün bir ay şans getirdiğine inanıyorlar ve bunu uygulayan da oldukça büyük bir kitle var. Ya da Brezilya’daki bir inanca göre çantanızı veya cüzdanınızı yere koymanız size kötü şans getirir. Benim en ilginç bulduğum inançlardan biriyse Danimarka’ya ait. İnsanlar yıl boyunca kırılan porselenlerini biriktiriyor ve yılın sonunda hangi ailenin daha çok kırık porseleni varsa onların daha zengin olacağına inanıyorlar.
Dünyanın her yerinde tıpkı bunlar gibi daha yüzlerce hatta binlerce inanç var. Bunların her birine inanmak ve onlardan korunmaya çalışmak yerine hepsinin birer tesadüften ibaret olabileceğini anlamalıyız.