20’li yaşların sonlarındayım. Gençliğin verdiği aptal ama bir o kadar da temiz duyguların yaşandığı, beyinden çok kalbin vücudu yönettiği, düşünmeden konuşulan cümlelerin, alınan kararların bittiği yaşlara veda ederken, belki de hiç unutulmayacak kararların alınacağı 30’lu yaşlara gidiyordum. Yeni boşanmıştım. Şiddetli geçimsizliğin, aşırı kıskançlığın olduğu bir evlilik bitmişti. Sevmiştim, hemde hiç olmadığı kadar. 18 yaşında evlenmek için sadece sevmek yetmiyormuş, bunu anladım. Evlenme kararı aldığımızda uluslarası ticaret ve finans bölümü birinci sınıf okuyordum. Ailem, iyi bir özel üniversiteyi tam burslu kazandığım için okulu bitirmek koşulu ile evlenmeme razı oldular. Yıllar geçmişti ve ailem bulunduğum noktadan memnundu. Okulumu iyi bir derece ile bitirmiş ve sevdiğim adamla evlenmiştim. Daha ne isteyebilirdim ki? Her şey çok güzel ilerliyordu. 10. Yılımıza girmek üzereydik. Bir çocuğumuz olursa diye isimleri için liste yapmıştık. Kız olursa Lavin, erkek olursa Hakan koyacaktık. En büyük hatamız ise birbirimizk çok iyi tanıdığımızı sanıp deliler gibi aşık olduğumuzu düşünüyor olmamızdı. Taa ki bilinen ve çok başarılı bir şirketten yöneticilik teklifi aldığım güne kadar. Eşim anlamsız bir şekilde kabul etmiyordu. Konu ne zaman açılırsa türlü türlü bahaneler üretiyordu. En son söylediği bahane ile olayın iyi bir yere gitmediğini anlamıştım. “Senin asansör fobin var her gün nasıl inip çıkacaksın o kadar katı?” . Komik olan şey ise odanın 2. Katta olmasıydı. İş teklifini geri çeviremezdim çünkü ben aileme karşı sırf ” seviyorum” diye üniversiteyi okurken evlendim. Hem evliliğimi hem okulumu idare ettim. İyi bir okulda , iyi bir derece ile 3 yabancı öğrenmiş şekilde mezun oldum. İş teklifini kabul etmemle başladı en kötü günler. Zamanında her şeyi göze almış olmamıza rağmen gün geçtikçe uzaklaştık birbirimizden. Kavgalarımız her dakika artıyordu. Eve geç gelmeleri, yalandan uydurduğu şehir dışı seyahatleri, salonda uyumalar…
Aramızda 5 yıl öncesine kadar olan sevgiden hiç bir şey kalmamıştı geriye. Boşanma sürecimiz ne kadar hızlı bitmiş olsa da, benim için hiç kolay olmamıştı. Çünkü yaşadığım bu duyguların geçmişime baktığımda ” bir hataydı” olarak hafızamda yer almasını istemiyordum. Süreci yavaş yavaş atlatmıştım. Boş zamanlarımda olabildiğince kendime zaman ayırıyordum. Artık işime odanlanma vaktim gelmişti. Her şey çok hızlı gelişiyordu, kendime geldiğimde havaalında İstanbul uçağımı bekliyordum. Her ne kadar iş için de olsa İstanbul’a gidiyor olmak içimi rahatlatıyordu. Hayatımın geri kalanında daha özgür ruhlu biri olarak vakit geçirmek istiyorudm. Her şey çok daha farklı olmuştu benim icin . İşime daha çok odaklandım. Sabahları işe daha erkenden gider, akşamları ise geç saatlere kadar kadar çalışır olmuştum. Ailem bu duruma ses çikarmıyor , boşanma sonrası depresyonu olarak görüyorlardı. Artık ne sebep olursa olsun bu durum hem bana hem şirkete iyi gelmişti. Öyle ki , şirketin cirosunu yılın son çeyreğinde ikiye katlamıştım. İşimde iyi olmak beni gurulandırıyordu tabii fakat annemin içi pek huzurlu değildi. Yanlız yaşamamı istemiyordu. Gün gelir bir şey olursa kim bakacak sana? Kim sahip çıkacak? Diyordu. ” bizim yaşımız başımızdan aşkın bu yaştan sonra sana verebileceklerimkz sınırlı. Senin bize yardımın dokunur dokunacaksa. Bul düzgün, saygılı, terbiyeli birini evlen gerisini zaman geçtikçe aranızda oluşacak bağ halleder. Hem pırlanta gibi de bir çocuğunuz olur ondan sonra hayatın en güzel baharı.” Ah diyordum içimden keşke her şey o kadar kolay olsa be annem.
Kolay değildi tabii ki fakat annem gerçekten haklıydı. Yanlızlık bilindiği kadar kolay değildi. Boşanmamın ardından kendimi içeri hapsedip hayatım boyunca tüm sevgimi işe adayamazdım. Her ne kadar bir daha aşık olamayacağımı düşünsemde yanılmıştım. Tekrardan aşık olmuştum . Fakat bu sefer tüm olgunluğum ve bilincimle beraber. Hayatımı yavaş yavaş düzene sokuyordum. 10 yıl öncekj duygularım tekrar canlanıyor ve aldığım her nefesin kıymetini daha iyi anlıyordum. Beni anlayan ve her daim yanımda olacağına inandığım biriyle evliydim. Hayatım çok hızlı ve kaliteli ilerliyordu. Günler aylar ve yıllar geçerken bir neşe kaynagımız oldu evimize. 32 yaşımda bir erkek çocuğuna hamileydim. Yasadığim hergün çok daha karışık duygular içerisine sürükleniyordum. Ailem benim için endişelenmiyirdu artık. Ne de olsa güvendikleri bir damatları ve eskisinden çok daha olgun olan bir kızları vardı artık. Yıllar geçti üstümüzden bir kere bile aramadı ya da mesaj göndermedi. Ben de artık ne ararım ne sorarım yolda görsem selam vermem bu saatten sonra ona diye düşünürken bugün anladım çok büyük konuşmamak gerektiğini…
20 yıl sonra..
Tam 20 yıl sonra yeniden bir ilk duygusu yaşıyordum. Aslanlar gibi yetiştirdiğim biricik oğlum, Hakan’ım… bugün kız istemeye gidiyorduk onun için. Mutluydum onun için hemde çok. Gururluydum da ayrıca hem başarılı hem de olgun olduğu için. Zamanında benim yaltığım hatayı yapmasını istemiyorudm tabii. Her gece dua ediyordum en güzel geleceğe sahip olması için. Bugün bakıyordum ve gurur duyuyordum onunla. Yola çıkmıştık bile. Çiçek çikolata derken bir telaşla arabada bulmuştuk kendimizi. Yolda bir duygusallık dakikamız olmuştu tabii ki. “Her damla gözyası için bir tam altın isterim” diyip güldürmüştü bizi Hakan. Yol hem keyifli hemde duygusa, bir şkeilde sona ermişti vardığız zaman. Hep birlikte binaya girdiğimizde 10. Katta olmalarına rağmen bir aile geleneği olan merdivenle çıkma olayımızı gerçekleştirmiştik. Her çıktığımız katta hadi asansöre binelim yeter deselerde böyle bir şeyin gerçekleşmeceğini asansör fobimden dolayı biliyorlardı ve yolumuza devam ediyorduk. Nefes nefese de olsak varmıştık bir şekilde. Önce hep beraber soluklanıp sonra kapıyı çalmıştık. Herkes heyecanına hakim olmaya çalışırken kapı açılmıştı. O an karşılaştığım yüz içimdeki heyecanı hüzne çevirmişti bir anda. 20 yıl önce boşandığım eşim… Yapboz parçaları birleşmişti kafamda. Gelinimin ismi Lavin soyismi ise korkmazdı. O da benim yaptığım gibi çocuğunun ismini ortak karar verdiğimiz isim yapmıştı. Hakan ve Lavin… Başka bir evrende onun çocuğu olan Hakan ile başka bir evrende benim çocuğum olan Lavin… O an yapabileceğim tek şey hayatları boyunca mutlu olmalarını dilemekti…