Teknoloji denilen şey birden yok olsaydı ve bir daha geri dönmeyeceğini bilseydiniz, ne yapardınız? veya ne yapabilirdiniz? Ben söyleyeyim, hiçbir şey. Dünya bu kadar kolaya alışmışken ve yaşamımızın %95’ini teknoloji ele geçirmişken tüm bu imkanlarımızı kaybedersek boşluğa düşeriz. Doğamızda tembellik var bizim. Eğer bir şeyleri kolay yoldan halledemeyecek olursak, zor yolu kullanmak yerine halletmeyiz olur biter. Peki bu ne gibi sonuçlar doğurur?
Aslında insanlar, bugüne kadar yeni buluşlar ortaya çıkarırken tembelliklerinden faydalanmışlardır. Nasıl mı? Mesela tekerleği icat eden kişi yüklerini sırtında taşımaktan sıkıldığı için tekerleği icat etmiştir. Sonuç olarak o kadar yükü sırtında taşıyıp yorulmaktansa, tekerleklerle taşıyıp hem zaman kazanmış olur hem de daha az iş yapmış olur. İçimizdeki tembellik hissi bu gibi durumlarda az iş yapılan kısmı daha cazip bulur. Peki tüm bunlar yok olursa? Dünya yaşanılmaz bir yere dönüşür. Ben en basit örnek olan tekerleği verdim, peki ya daha hayati örnekler? Öncelikle teknoloji yok olursa insanların besin bulmaları çok daha zor bir hal alır. Artık fabrikalarda üretilmiş, elimize en hazır haliyle ulaşan yemekler de yok. Mecburen kendi başımıza hayvan avlamak veya kendi besinlerimizi yetiştirmek zorundayız. Hayvanı avlayacak çok güçlü bir silahımız da yok, mızrak gibi basit şeyler kullanmalıyız. Peki bu mızraklarla hayvan avlamamız ne kadar sürer? şanslıysak 2-3 gün içinde hallederiz ama şanslı değilsek günler boyu sürebilir. Bu işin beslenme kısmı, şimdi ise barınma kısmına gelelim. Haliyle teknoloji yoksa doğalgaz da yok demektir. Artık ateşin en saf halini kullanmamız gerekiyor. Bu da beraberinde sıcak su elde etmemizi zorlaştırıyor. Aynı zamanda artık ışığımız da olmadığı için ihtiyacımız olan ışığı ateşten sağlamak zorundayız. Aslında bunlar basit gibi görünen kocaman örnekler. Bir de bu işin sosyal tarafı var. En başta artık arabalarımız olmadığı için, aynı yerde yaşamadığımız sürece, akrabalarımızla görüşmemiz oldukça zor olacak. Tabii yurtdışına çıkmak ise artık hayal. Bırakın yurtdışını, ilden ile geçiş bile haftalarımızı alacak. Bu ise uluslar arası ticaretin sıfırlanması anlamına gelir. Ulaşım gitti, ticaret gitti peki geriye ne kaldı? Bilgi aktarımı. Artık elimizde sosyal medya yok, gazete yok, televizyon yok. Bu insanlar Dünya’daki gelişmeleri nasıl takip edecek? Ancak kulaktan kulağa kültürüyle. Zaten bir bilgi o kadar insanın ağzına sakız olup size ulaşana kadar bin bir türlü hal almış olur. Bundan dolayı neredeyse hiçbir zaman doğru bilgiye ulaşamazsınız. Malum, bu durumda kitaplarda basılamaz. Artık, beyinleri tamamen boş ve ne yapacağını bilmeyen, Dünya’ya hiçbir katkısı olamayacak bir avuç döl israfı olarak kalırız ortada.
Eğer bir insan bu kadar boşlukta kalırsa, beyin kendi varlığını sorgular ve insanı kendini öldürmeye zorlar. Zaten bir baltaya sopa olamayacak insanoğlu, onu baştan aşağı değiştiren bir teknoloji olmadığı sürece, Dünya için fiziksel fonksiyonları yerinde olan bir karadelikten farklı değildir. Uzun lafın kısası ise, eğer gün gelir de böyle bir durumda kalırsak, hiçbir şey yapamayacağımızdır.