Geçmişsizlik. Sanırım bazen her insan ‘’geçmişsiz’’ bir duruma gelmek istiyor. Şimdiye kadar olan şeyler, tam şu anda olan şeyler ve olabilecek şeyler herkesin üstüne geliyor ve boş bir kafa en garantör seçenek gibi uzun hayat mağarasının sonundan sızan beyaz ışık olarak gözümüze çarpıyor. Çıkışa doğru ilerliyoruz, tabi ki mutlu sonun oralarda bir yerlerde olduğunu umarak. Sonunda dışarı ilk adımı atıyoruz ve dışarının içeriden çok da farklı olmadığını hayal kırıklığıyla iştirak ediyoruz. Her attığımız adım bir öncekinden daha itimatsız oluyor ama artık yapacak bir şey kalmıyor. Geçmişi silme seçeneğinin insan hayatı ve zihni üzerinde kullanılması ne kadar kârlı veya ne kadar etik olduğunu henüz kestirmek zor.
Belirli bir yaşanmışlığın bulunmaması başta insanoğluna şu an sahip olduğundan daha fazla özgürlük veriyor gibi görünebilir, bir noktaya kadar da öyledir aslında. İnsan hayatına geçmişin ağırlığı olmadan devam edebilir. Belki ilk şansını yeterince iyi değerlendiremediğini düşünüyordur ve yeni, temiz bir sayfaya yelken açmak için gerekli olan tek şey geçmiş denen zaman diliminin yokluğudur. Teknolojik ortamlarda ‘’geçmişi silmek’’ çok kolay çünkü kaybedecek görünürde hiçbir önemli değer yok. Önceden Google’da ne araştırdığını bilmemek insanlara çok şey kaybettirmiyor ama eğer bahsettiğimiz şey insan zihninde geçmişin eksikliğiyse o zaman birkaç hayati sorun çıkıyor karşımıza. En çok eksikliğini hissedeceğimiz şeyin tecrübeler olacağını anlamak zor değil. Evrim ve birçok değişim, çoğu gelişim yönünde olmak üzere, bu tecrübelere dayanıyor. Eğer her insan ateşin yakıcı olduğunu hissetmeden doğsaydı o zaman gelişme ve öğrenme süreçleri ziyadesiyle uzardı. Her ayrı olaya ayrı bir tepki oluşturulması için zaman gerekirdi. Geçmişi silinen insan uygun tepkileri oluşturuncaya kadar hayat elinden kayıp giderdi. Ayrıca bu tepkilerin eskisinden farklı olacağı ne malum? Tabi burada bahsettiğimiz konu geçmiş dediğimizin sadece olaylardan oluşan kısmıysa bu kadar menfi sonuçlara yol açması biraz daha zor. Yine de silinen ne olursa olsun tecrübeleri eksilteceği kesin.
Teknolojinin gelişmemesi imkansız olduğu gibi gelecekte böyle bir seçeneğin önümüze gelmemesi de imkansız. Bazı insanların da geçmişin ölü yükünden kurtulmak isteyeceklerinden eminim. Hayatın karşımıza ne çıkaracağını bilemeyiz. Bilseydik de kimsenin yaşamaya hevesli olacağını düşünmüyorum. Her şeye rağmen geçmişin silinmesinin çözüm olarak görülmesi insanlık için büyük bir gerileme döneminin başlangıcıdır. Yaşanmışlık öğretir. Her geçmiş kusursuz olmak zorunda değildir. Ağlatır bile bazen. Haddizatında, geçmişimiz olmadan basitçe hiç kimseleriz.
Est quaedam flere voluptas
Ağlamak da bir zevktir.
Ovidius