Renkler ne güzeller. Kimi çok iç açıcı kimiyse tüyler ürpertici. Bu renkler hayatımızdaki her köşede. Ormanlar mı? Yeşil… Okyanus mu? Mavi… Ateş mi? Kırmızı… Renklerden kaçış yok. Peki ya ten rengi? Mor bir ten rengi mi? Bazı hastalıklar dışında sayılmaz ama ten renkleri açık tenliler ve koyu tenliler diye ayırabiliyoruz. Buna beyaz siyah ayrımı denir ve uzun yıllar boyunca eskiden beyaz tenliler kendilerini siyah tenlilerden üstün görüp onları köleleştirmiştir.
Uzun yıllar boyunca bu ön yargı dünya da yaygın bir fikirdi. Beyaz tenliler siyah tenlileri hor görürdü. Üstünden uzun süre geçmesine rağmen şu an bazen yine aynı durumlarla karşı karşıya gelebiliyoruz. Bunun üstüne Afrikalı bir çocuk görevi üstlenmiş ve bu ön yargıya karşı bir şiir yazıp dünyayı yerinden oynatmıştır. Bu şiir 2005’te dünyanın en iyi şiiri seçilmiştir. Şiir şöyle:
”Doğduğumda siyahtım,
Büyürken siyahtım,
Güneşe çıktığımda siyahtım,
Korkunca siyahtım,
Hastayken siyahtım,
Öldüğümde hâlâ siyah olacağım…
Ve sen beyaz çocuk,
Doğduğunda pembesin,
Büyürken beyazsın,
Güneşe çıktığında kırmızı,
Üşüdüğünde mor,
Korktuğunda sarı,
Hastayken yeşil,
Öldüğünde de grisin,
Sen şimdi bana renkli mi diyorsun?”
Bu şiir dünyayı yerinden oynatmıştır. Ama maalesef bu her beyaz insanın ya da renk/ırk ayrımı yapan insanların beynine işlemiyor, durdurmuyor. Bu yüzden biz, bilinçli insanlar, anlama kapasitesine sahip insanlar olduğumuz için, bunu yapmayalım ve yapanı da uyaralım. Empati kuralım. Siyahi olup biri bunu sana yapsaydı nasıl olacağını düşün. İyi olmazdı öyle değil mi? İnsanlığın çoğu için küçük siyahiler için büyük bir şey yapıp ten rengi ayrımı yapma.