Televizyonun Acısı

Merhaba, beni hepiniz tanıyorsunuzdur hatta belki de bir zamanlar önümde saatler geçiriyordunuz. Ben televizyon, son birkaç yıla kadar evin çokça sevilen bir üyesiydim. Aileler akşamları önüme kurulur yarışma programları, diziler ya da çizgi film izlerlerdi. Nasıl mı o durumdan neredeyse hiç izlenmemeye geldim? Bu sorunun cevabı oldukça uzun ama bu soruyu cevaplamadan önce size biraz tarihimden bahsetmek istiyorum.

Aslında icadım yüz bir yıl öncesine dayanıyor 1923 yılında John Logie Baird tarafından İngiltere’nin küçük bir kasabasında icat edilmişim. O zamanlar hem tüplüydüm hem de ekranlarım küçüktü. Ayrıca o zamanlar renkli filmler çekilemediği için benim içimdeki her şey siyah beyazmış. Tabii bir de çekilen içerikler kısıtlı olduğu için içimde çok büyük bir çeşitlilik yokmuş. Ama bu aileleri bir araya getirmeyi durdurur mu? Elbette hayır, aileler bu etkenler rağmen televizyon başında bir araya gelip bir şeyler izliyorlarmış. Gelelim 1950’lere o zamanların başında televizyonlar renklenmeye başlamış fakat bu çeşit televizyonlar çok pahalı olduğu birçok insanın parsı yetmemiş. Yine de bu hiç kimseye engel değilmiş. Yaklaşık olarak aynı zamanlarda icat edilen uzaktan kumanda televizyonların üzerinden kanal değiştirme zahmetini ortadan kaldırmış. 1964 yılında Illinois Üniversitesinde bir çift profesör tarafından o büyük ve ağır kasamdan çok daha ince olan düz ekrana geçmişim o zamandan beri de yıllar içinde gelişip şimdiki ince ve internetli halimi almışım. Peki televizyoncular durur mu? Onlar da bir sürü dizi çekmiş, bir sürü yarışma düzenlemiş, bolca da çizgi filmi hayata geçirmişler. Böyle içimdeki çeşitlilik artmış, herkese göre bir şeyler ortaya çıkmış.

Şimdi hakkımda bunları bildiğinize göre asıl sorunumuza geri dönebiliriz. İnsanlar beni saatlerce izlemiyor diye sevinmiyor da değilim ama yine de üzülüyorum. Tamam gözleri bozulur, duruşları kamburlaşır ama bu sadece televizyon izlemekten kaynaklı olmuyor ki. Belki de kötü bir şeydi o kadar çok kanal, kanallardan daha fazla televizyon programının olması. İnsanlar sıkılmışlardı belki sürekli aynı programları izlemekten. Youtube, Instagram, Facebook gibi sosyal medya uygulamaları daha çok ilgileri çekiyordur. En iyisi ben size bir anımı anlatıyım: Daha yeni alınmıştım daha kutum bile kaldırılmamıştı ama ben o kadar çok seviliyordum ki! Önce sadece iki kişiyle başladı, bir kadın ve bir erkek, sonra onların çocukları oldu ama bütün bu süre boyunca beni izlemeyi bırakmadılar. Sonra dünyayı kavuran bir pandemi ortaya çıktı; herkes evlere kapandı, kimse dışarı çıkamadı. Benim ailem de bu şekilde birbirlerinden koptu. Hepsinin ya uzaktan dersi ya da işi vardı. Birbirleriyle saatlerce konuşmuyorlardı. Tamam belki önceden de bütün gün görmüyorlardı ama bu ayrı kaldıkları içindi ve günün sonunda yine bir araya geliyorlardı. Artık öyle değil, pandemi bitmiş olabilir ama insanlardaki o pandemi algısı hala bitmedi. Şimdilerde okuldan ya da işten geldikten sonra hepsi ya bilgisayarın veya telefonun önüne geçiyor. Birbirleriyle doğru düzgün konuşmuyorlar bile. Benim hikayem böyle arkadaşlar lütfen beni unutmayın ve ailenizle kaliteli vakit geçirin.

(Visited 4 times, 1 visits today)