Yeni çıkan ve uzun zamandır beklediğim kitabın çıktığını öğrenir öğrenmez, kendimi kitapçıda bulmuştum. Kitabı elime aldım ve fiyatıyla ilgili söylenmeye başladım. Yavaşça kasaya yaklaşıp kitabı satın aldım. Kitabı aldıktan sonra direkt olarak eve geçtim. Kitabı masanın üstüne bıraktım.
Yaklaşık 10 gün sonra kitabı kapağını açmaya fırsat bulabildim. Oturup saatlerce kitap okumayı düşünüyordum. Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısı ile yazılmış bir cep telefonu numarası gördüm. Başta çok umursamadım ama sonra meraklandım. Numarayı cep telefonuma yazdım ve arama tuşuna bastım. Telefon çaldı. Açılana kadar bekledim ama açılmadı. Saate baktığımda 18.30’a geliyordu. İşlerimi bitirmek için kitabın kapağını kapattım.
Saat 03.09’da telefonum çalmaya başladı. Uykulu gözlerle gidip telefona baktım. Kitapta bulup aradığım numara arıyordu. Saat çok geçti. Telefonu kapattım, sessize aldım ve yatağıma geri döndüm. İçimi bir korku kapladı. Keşke aramasaydım diye geçirdim içimden. Olan olmuştu yine de o gece bir daha gözüme uyku girmedi. Güneş doğmaya başladığında yataktan kalktım ve telefonumu elime almıştım. Aynı numaradan 10’dan fazla arama gelmiş olarak gözüküyordu. Korkuyla telefonu bıraktım, kitabı elime aldım ve numaranın yazdığı sayfayı okudum. Kitapta çok önemli bir şey dikkatimi çekmemişti diğer sayfayı çevirdim. Yine el yazısı ile yazılmış bir yazı ile karşılaştım, bu seferki el yazısı farklıydı. “Arkadaşın numarasını arayan saf kardeşim, sana birkaç gün rahat yok. Bir şakaya kurban gidiyorsun.” yazıyordu.
Yüzümde koca bir gülümseme belirdi. Daha önceden devamını okumadığım için kendime gülmeye başladım. Numarayı engelledim. Kitabın kapağını her gördüğümde kendime gülmeye başladım.