Annemle kitap evine gidecektik, orada beğendiğim bir kitap alacaktık. Bütün kitapları tek tek inceledim ancak beğendiğim hiçbir kitap bulamadım. Tam mağazadan çıkacakken tozlu bir rafın en köşesinde Noel Domuçu ve Jack’in Müthiş Maceraları adlı çok güzel bir kitap buldum. Anneme hemen bunu istediğimi söyledim, annemle kasadan bu kitabı alıp eve doğru yürümeye başladık. O sırada tek düşündüğüm şey bu kitabı okumaktı. Eve geldiğimizde yaptığım ilk şey ellerimi yıkayıp yatağıma oturup kitabı okumak oldu. Kitap o kadar heyecanlı geçiyordu ki kitabı tek günde bitirebilirdim ancak kitap bir günde bitemeyecek kadar uzundu. Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısı ile yazılmış bir cep telefon numarası gördüm. Bu telefon numarası gerçekten çok ürkütücüydü ve bunu anneme söyleyemezdim. Telefon numarasını görmemiş gibi o sayfayı okuyup diğer sayfalara geçtim. Ancak içten içe o numarayı aramak istiyordum. Ertesi gün okula gittiğimde bütün arkadaşlarım benden uzak durdu, hiçbiri benle oynamadı ve kimse benle konuşmadı. Eve geldiğimde kitabın çantamda olduğunu fark edip okumak için koltuğa oturdum ancak kitabı bir türlü okuyamıyordum çünkü aklımda tek bir soru vardı:
Neden herkes beni dışladı?
Ertesi gün okula gittiğimde arkadaşlarımla konuşmaya çalışmadım bile, kitabımı çantamdan çıkarıp okumaya başladım ve o anda gerçekten çok korkunç bir olay oldu.
Resmen kitabın içine çekiliyordum ve gözlerimi açtığımda en son sahneyi gördüm. Jack ve Noel Domuçu, Oyuncak Kral’ın çağırması ile oyuncaklar şatosuna gidiyordu. Gerçekten çok korkunçtu ancak içten içe Jack ile Noel Domuç’unu izlemek istiyordum. Resmen kitabın içindeydim ve buradan çıkmanın bir yolunu bulmam gerekiyordu ve en sonunda bir ses duydum. Çok arkalardan gelen, çok kısık bir ses bana gel diyordu adeta. Kendimi tutamayıp sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladım, ses ben ona yaklaştıkça uzaklaşıyor gibiydi.
Koştum, koştum, koştum ve yolun en sonunda bir ağaç evi gördüm. Ses onun içinden geliyordu. Kendimi tutamayıp ağaç evin merdivenlerine tırmanmaya başladım. Orada bir küre duruyordu, hemen kürenin yanına gittim.
Uzun süre küreden ses gelmeyince küreye bir kere dokundum ve birden kitabın içinde yazan telefon numarası tekrar karşıma çıktı ve bu sefer bu numarayı aramakta kararlıydım. Cebimdeki telefonu çıkardım ve telefon numarasını tuşladım.
0534652…
Telefon çalmaya başladı ve en sonunda duyduğum o kısık ses bana anahtar Dev Ayı’nın mağarasında, diyordu.
Tek çözümüm buydu ve oraya gitmem gerekiyordu ama nasıl gideceğimi bilmiyordum ancak tam o sırada gökten bir harita süzüldü ve bu harita Ayı’nın numarasını gösteriyordu ve gerçekten çok uzun bir yolculuğa çıkacağım belliydi.
Haritada ilk olarak Kızıldeniz’i geçmem gerektiği söyleniyordu, haritayı izleyerek Kızıldeniz’e ulaştım ancak bu deniz çok uzun bir denizde ve bu denizin sonuna ulaşabilmem için orada bulunan tek araç su olan bir tekneydi ancak yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu. Ayaklarımla delikleri kapatıp kürek çekmeye başladım. Bu çok uzun görünen deniz aslında bir şaşırtmaca ile uzun gösteriliyor ve karşıya geçmek isteyenlerin yolunu kesiyordu.
Kızıldeniz’i atlattıktan daha sonra sıra Kitaplar Diyarı’na geliyordu, bu Kitaplar Diyarı’ndan “Harika Diye Bir Yer” adlı bir kitap bulmam gerekiyordu ve bu çok zor olmadı. Kafamın üstüne baktığımda kitabı buldum ve sayfalarına teker teker baktım ve daha sonra…
Gözlerimi açtım ve kendimi Kitaplar Diyarı’yla alâkası olmayan bir yerde buldum, burası aynalar ile kaplıydı ve gerçekten çok korkunçtu, birkaç dakika yürüdükten sonra büyük bir ayı tablosunun yanında buldum kendimi…
Ve o an anladım Dev Ayı’nın mağarasında olduğumu. Ancak etrafta hiçbir canlı yoktu, sadece tavandan yere damlayan bir su birikintisi vardı. Su birikintisinde kendi yansımama baktım ve anladım. Buradan çıkmanın tek yolu bu mağaranın tavanına çıkıp bir yardım beklemekti.
Tavana çıkıp bekledim, bekledim, bekledim ve en sonunda simsiyah bir nokta beni içine çekti, beni kendi evime bıraktı. Hiçbir şey olmamıştı ve en sonda Noel Domuçu ve Jack’in Müthiş Maceraları kitabını ortadan ikiye ayrılmış bir şekilde yerde buldum.