Sevgili günlük,
Bugün çok alışık olmadığım bir olay yaşadım. Normalde böyle şeyler sadece hikayelerde olur ama sanırım ben bir istisnayım. Neyse, başlıyorum. Bu sabah geç uyandığım için okul servisini kaçırmamak başladı her şey. Halk otobüsünü kullanmalıyım. Durağa vardım. Otobüs geldi ve akbilimi ceplerimde arıyordum. Akbilimi buldum ama elime bir kağıt parçası da gelmişti. Çok umursamadım ve oturmak için yer aramaya başladım. Kahretsin, yer yoktu. Ben de ayakta bekliyordum. Sonrasında cebimde bir kağıt buldum. Üzerinde “hemen beni ara!” yazıyordu. Ve baş harfi küçüktü. Hala neden ona takıldığımı anlayamıyorum. Neyse, kağıdın üzerinde bir de numara yazıyordu. Numarayı aradım ve birisi fısıldayarak “Açıklayacak zaman yok, bir sonraki durakta in. Açıklayacak zaman yok, bir sonraki durakta in.” diyordu. Hep aynı şeyi tekrarlıyordu. Çok umursamadım. Fakat bir süre düşününce tesadüfen cebimde bulduğum bir kağıtta yazan ve tanımadığım bir insanın benim yerimi bilip bir uyarı yapmasında bir sebep mutlaka vardır. Sonraki durakta inmek son kararımdı. Otobüsten inip yürümeye başladım. Otobüs bir süre gitti ve kısa bir sürede motor alev aldı ve otobüs patladı. Korkmuştum. Hemen bir taksi çağırdım ve okula taksiyle gittim. İlk ders başlamadan dakikalar önce telefonum çaldı. Aynı numaraydı. Telefonu açtım ve aynı ses “Açıklayacak zaman yok, okuldan git. Açıklayacak zaman yok okuldan git.” diyordu. Ben de sesi dinledim. Nasıl olsa daha önce bu ses hayatımı kurtardı. Sesin sözünü dinledim ve okuldan gittim. Anneme nasıl yalvardığımı kelimelerle ifade edemem. Eve döndüğümde biraz haberlere bakalım geldi. O gün, okuldan çıktıktan 1 saat sonra okulu silahlı adamlar basmış ve 18 kişiyi vurmuşlar. Neden bilmiyorum ama çok da umrumda değildi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordum. Annem beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ben kan dondurucu bir sakinlikle orada oturuyordum. Annemin beni avutma çabası sona erince ben de annemden sarma istedim. Annem hiç daha önce görmediğim bir şekilde gülümsedi ve gitti. İnanılmaz çabuk bir şekilde sarma hazırladı ve beni mutfağa çağırdı. Tam sarmaya çatalımı batıracaktım ki telefonum çalmaya başladı. Aynı numara arıyordu beni. Hemen annemle göz göze geldim ve annem soğuk soğuk terliyordu. Hemen annemi ittirdim ve odama kaçtım. Annemi ittirmemle kafasını yere vurması bir oldu. Annem bunu bana nasıl yapabilir dedim kendi kendime. Telefonum hala çalıyordu. Telefonu açtım ve tekrar aynı kişi “Açıklayacak zaman yok, pencereden uzak dur. Açıklayacak zaman yok pencereden uzak dur.” diyordu. Ben de pencereden dışarı baktım ve en son hatırladığım şey bu. Hastanede uyandım ve bir doktor elinde bir röntgen filmi ile odaya girdi. Filmde gözüken beynin bana ait olduğunu ve bir keskin nişancı mermisinin beynimi teğet geçtiğini söyledi. Tanrım, gerçekten de bugün beni öldürmeye çalışıyor dedim kendi kendime. Kafamı dağıtmak için doktordan bir fincan çay istedim. Doktor ise “sana zaten anestezi yapacağım. Kafandaki mermiyi çıkarmam gerekiyor” dedi ve dev bir şırınga çıkardı. Yatağın yanındaki komidinin üzerinde bir telefon vardı. Şu eski püskü olanlardan. Bir anda telefon çalmaya başladı. Telefonu açtım. Bilin bakalım kimdi?
Telefon
(Visited 46 times, 1 visits today)