Tekvin – Sırlarla Dolu Bir Roman

Gizemli bir tablo, yeryüzünün efendilerine rağmen kurulmuş bir ülke, ve bu ülkenin kaderi üzerinde oynanan büyük oyun…

“Bir dünya haritası alıp tam ortasına odaklandığınızda, Batı’nın Doğu ile sınırında, dünyanın tam ortasında duran İstanbul’un merkezinin Beyoğlu ilçesi, Beyoğlu’nun orta noktasınınsa Tünel Meydanı olduğunu görürdünüz. Dünyanın tam ortasında, uçsuz bucaksız kıtaların ve sonu gelmez okyanusların belirsiz sınırlarla birbirine girdiği bu yerde, yüzyıllardır birbirleriyle savaş halinde olan medeniyetlerin kesişimindeki bu sıfır noktasında hiçbir şeyi umursamadan köfte piyaz yemek, belki de dünyanın bugüne dek gördüğü en barışçıl eylemlerden biri oluyordu.”

Arif Evgin’in yazdığı bu romanın 82. sayfasından bir alıntıydı bu. Bu kitabı seçmemin en önemli sebeplerinden biri bir solukta okunuyor olabilmesi. Eğer Dan Brown’nun -Da Vinci Şifresi, Melekler Ve Şeytanlar- kitaplarını okuduysanız onlara benzetmenin mümkün. Özellikle de “Kayıp Sembol” kitabına. Ama işin güzel tarafı bu bir çeviri kitap değil. Genç bir yazar tarafından kaleme alınmış. Bu yüzden romandaki mekanlar veya seçilen karakterler daha bir tanıdık geliyor. Bize daha yakın hissettiriyor. Hazır karakter demişken gelin de ana karakterimize bir göz atalım.

Romanın baş karakteri Hakan 35 yaşında bir bilgisayar mühendisi. Ve aynı zamanda bir iş adamı. Böyle güvenlik gerektiren bir takım şirketlere “Beyaz Hacker”lık hizmeti veriyorlar.Ve Hakan Beyoğlun’daki Köfteci Ferit’ten köfte piyaz yemeyi tercih ediyor. Ve bu piyazı ODTÜ’den eski bir okul arkadaşı ile yiyor. Çünkü kısa bir süre önce manevi kız kardeşi Melek, birdenbire kaçırıldı. Ve Hakan bir takım komplolar, bir takım oyunlar, sonucunda kendini yıllar önce işlenmiş meşhur bir cinayetin zanlısı olarak buluyor. Ve bu yüzden Milli Elektronik Savunma Sistemi projesi için bundan 15 yıl kadar önce bir araya getirilmiş 9 kişilik efsane bir ekipten geriye kalan 2 kişiden biri olan arkadaşını bu köfteciye davet edip onunla konuşmak, ondan yardım istemek zorunda.

Dan Brown romanlarında nasıl seçilen yerin veya kişilerin olaya bir etkisi var ise bu kitapta da var. Mesela romanda seçilen yer İstiklal Caddesi’nin -ki kendisi İstanbul’un en kalabalık caddelerinden biridir- altında “gizli bir tünel” olduğundan bahsediyor kitap. Ve gerçekten de 2012 yılında orada gizli bir su tüneli bulundu.

Hatta her gün binlerce insanın geçtiği o zemine döşenen taşların da bu sebepten dolayı bozulduğu belirlendi.

Peki bu kitabın adı neden Tekvin? BU sorunun cevabı kapakta gizli.

Bu kadın, arkeolog ve ressam Osman Hamdi Bey’in 1901 yılında yaptığı bir tablo aslında. Hani şu meşhur “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosunu da yapan Osman Hamdi Bey, aslında bu tabloya bir isim vermemiştir. Bazıları ona Mihrap, bazıları ise Tekvin der. Ve bu tablo kayıp. Yani sadece kitapta değil, gerçek hayatta da kayıp.

Tam da gizemli bir roman yazmak için bulunamayacak nefis bir konu…

*https://www.kitapyurdu.com/kitap/tekvin/478675.html&filter_name=tekvin
https://1000kitap.com/kitap/tekvin–128184

(Visited 341 times, 1 visits today)