TEKRAR GÖRÜLESİ RÜYA
İlk defa sabah kendi irademle uyanmıştım çünkü normalde hep annem uyandırırdı. Uyandığımda burnumu açan karışık tost kokusu burnuma tüttü. Sabaha mutlu uyanmamın sırrı tam o an başlamıştı. Yatağımdan kalkar kalkmaz okul formamı giyip hayallerime heyecanla koşarmışçasına mutfağa fırladım.
Yemek sandalyesine oturduğumda annem kahvaltımı önüme koymadan önce yanağıma bir öpücük kondurdu ve ardından bir an önce yemek istediğim ve tadını anlatmaya edebiyatımın yetmediği o eşsiz tost istedim. Tostum bittikten sonra banyoya gidip yüz bakım maskemi yaptım ve dişlerimi fırçaladım. Lonra’dan aldığım şekerli diş macunum ağzımda çok güzel bir tat bırakmıştı. Dünden hazırladığım çantamı alıp ayakkabılarımı giydim. Kapıdan çıkmadan önce annem bana haftalık harçlığımı verdi. Bu seferki harçlığım öncekilderden daha fazlaydı. Okul servisimi bekletmemek adına binanın önünde beklemek üzere asansöre bindim. Önceki günlerde servisimi hep beş dakika beklerdim ama bu sefer apartmandan dışarı çıkmamla servisin gelmesi bir olmuştu. Servise bindiğimde herkes hep bir ağızdan “Günaydııııın” dedi. Sabah sabah bu kadar sevgi bana çok iyi gelmişti. Uzun zamandır ilgiye aç olduğumu fark etmişler ki herkes teker teker hal hatır sormaya başladı. Okula adım attığım an Sıla boynuma atladı ve bana söylemesi gereken önemli bir şey olduğunu söyledi. Sabırsızlıktan ne kadar bekleyebilirdim ki? Sılanın kolunu tuttuğum gibi kaloriferin önüne götürdüm. Genellikle soğuk havaların dermanı olan yer orasıydı. Sıla benim meraktan çatlayacağımı anladığından hemen anlatmaya başladı. Okulun ilk gününden beri aklım kalbimi bir beyde bıraktığımdaydı. Derslerde aklımdan çıkmıyordu. Tekrar konuşabileceğimiz günü sabırsızlıkla bekliyordum. Sıla benim bu bekleyişimi en iyi bilenlerdendi. Yazın her kendimi kötü hissettiğimde onu arardım ve bazen en çok onla haince planlar yapardık. Bu sefer plan yapmamıza gerek kalmadığını söyledi ve kalbimi onda unuttuğum beyin benle konuşması gereken bir şey olduğunu söyledi. Hayatımda birden fazla kez çok mutlu oldum ama bu seferki hiçbiriyle eş değerde değildi. Aylarca bunu beklemiştim. Şaşkınlık sarmıştı her yerimi. Birden gözümün önünden o beyle yaşadığımız tekrar yaşanılmaya değer anılar geçmişti film şeridi gibi. Bir an önce onunla konuşmayı beklemiştim ve bu dileğimi dilerken beni duyduğunu hissettim. Başımı sağa çevirdiğimde onu gördüm. Hiç değişmemişti. Hala kalbinin güzelliği dışına yansıyordu. Hala yüzünde bir tebessüm vardı. Aklımı dinlersem yanılacağımı düşünüyordum çünkü kalbim koşarak gidip boynuna atlamamı söylüyordu. Zamanında yaptığı şeyler beni çok yaralasa da artık karşımdaydı ve gözlerimin içine bakıyordu. Ben de onu üzmeyi çok iyi bilirdim. İngilizce öğretmenimin söylediği söz aklıma kazınmıştı. “Eğer birini üzmek istiyorsanız onu sevmeyi bırakın.” Evet, belki ben bu sözü yaşamış olabilirdim ama ona yaşatamazdım. Onun üzülmesine izin veremezdim. Bunları düşünmek sadece vakit kaybıydı, koşarak yanına gittim ve tüm gücümle sarıldım. Hıçkırıklarım o kadar şiddetliydi ki dışarıdan gelen sesleri duymuyordum bile. Duymamı sağlayan şey kendini belli etmeye başlamıştı. “Nil uyan okula geç kalacaksın anneciğim.” O an okula geç kalmak belki daha iyi bir fikirdi benim için. Okula gitmek için hazırlandım ve servise bindim. Servise bindiğim andan itibaren rüyamda yaşadığım her şey teker teker yaşatıyordu kendini.