Günümüzde gençler, dijital medyanın hızlı gelişimi ve çeşitli dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte, sürekli olarak film ve dizi izleme alışkanlığına yönlendirilmektedirler. Bu durum, gençlerin medya içeriği aracılığıyla dünyayı keşfetmelerine, farklı kültürleri tanımalarına ve eğlenceli bir şekilde zaman geçirmelerine olanak tanımaktadır. Ancak, bu alışkanlığın beraberinde getirdiği olumlu yönlerin yanı sıra, olumsuz etkileri de göz ardı edilemez.
Birincil olarak, olumlu yönlerden biri eğitici ve bilgilendirici içeriklerin gençlere kolay ulaşılabilir olmasıdır. Belgesel tarzındaki yapımlar, gençlere tarih, bilim, kültür gibi konularda derinlemesine bilgi edinme fırsatı sunarak öğrenmeyi teşvik eder. Bu tür içerikler, gençlerin dünya hakkında daha bilinçli ve bilgili bireyler olmalarına yardımcı olabilir.
Ayrıca, bazı yapımlar gençlerin empati yeteneklerini geliştirebilir. Karakterler arasındaki karmaşık ilişkileri anlamak, gençlerin duygusal zekalarını olumlu yönde etkileyebilir. Farklı yaşam tarzlarını ve bakış açılarını içeren içerikler, gençlerin daha hoşgörülü ve anlayışlı bireyler olmalarına katkı sağlayabilir.
Ancak, sürekli medya tüketiminin olumsuz yönleri de önemlidir. Özellikle aşırı izleme alışkanlığı, gençlerin sosyal izolasyona sürüklenmelerine neden olabilir. Gerçek dünya ile bağlantılarını zayıflatan bu durum, gençlerin sosyal etkileşimden uzaklaşmalarına ve iletişim becerilerini zayıflatmalarına yol açabilir. Arkadaşlarla geçirilen zamanın büyük bir kısmının sanal dünyada geçirilmesi, gerçek yaşamdaki sosyal ilişkilerin yetersiz kalmasına neden olabilir.
Ayrıca, uzun süre ekran başında geçirilen zaman, gençlerin günlük yaşantılarını etkileyerek, okul ve diğer önemli aktiviteler için yeterli zamanı ayırmak konusunda sorunlar yaşanmasına neden olabilir. Zaman yönetimi sorunları, gençlerin sorumluluklarını yerine getirmelerini ve kişisel gelişimlerine odaklanmalarını zorlaştırabilir.
Buna ek olarak, bazı içerikler gençlerin gerçeklikten kopmalarına neden olabilir. Aşırı fantastik veya irrasyonel içerikler, gençlerin hayal dünyasında kaybolmalarına ve gerçek dünyanın sorunlarından uzaklaşmalarına yol açabilir. Bu durum, gençlerin hayal ile gerçeği ayırt etmelerini zorlaştırabilir ve sosyal yaşantılarını etkileyebilir. Gerçek dünyadaki zorluklarla yüzleşme yerine, sanal dünyanın içinde kaçış noktası bulma eğiliminde olan gençler, sorunlarını çözmek yerine erteleme eğilimine girebilirler.
Bunların hepsi gençlerin film ve dizi izleme alışkanlıkları, dengeli bir şekilde ele alması gerektiğini gösteriyor. Bilinçli bir medya tüketimi, gençlerin eğitim ve sosyal ilişkilerini olumlu yönde etkileyebilir. Ebeveynler ve eğitimciler, gençleri bu konuda yönlendirerek, medya tüketimi ile gerçek dünya arasında sağlıklı bir denge kurmalarına yardımcı olmalıdırlar. Bu denge, gençlerin hem eğlenceli vakit geçirmelerine olanak tanıyacak hem de kişisel gelişimlerine odaklanmalarına destek olacaktır.