Sonunda Eylül ayı gelmişti ve doğum günüm olacaktı ama bunun için 28 gün beklemem gerekiyordu çünkü doğum günüm 28 Eylül idi.
Günler çok yavaş geçiyordu. Yapacak pek eğlenceli bir şey yoktu. Ben de derslerden sonra arkadaşlarımla görüştüm, kitap okudum. Doğum günüme sadece bir gün kalmıştı ve ben çok heyecanlıydım. Acaba nasıl bir pasta olacaktı, hediyelerim nasıl olacaktı. Doğum günüm nasıl olacak çok merak ediyordum ama en çok çağırdığımız herkes gelecek mi onu merak ediyordum. Sonuçta hediyelerden ve pastadan daha önemliydi bu. Nihayet doğum günüm geldi ve çağırdığımız herkes de gelmişti. Herkes mutluydu ben de çok mutluydum sırayla hediyeleri açtım, son bir hediye kalmıştı, annemin hediyesi. Hemen hediyeyi açtım içinde çok değişik bir şeyle karşılaştım hediye paketinin içindeki her şey kırmızıydı hediye paketi de kırmızıydı. Anneme, ” Anne neden bunların hepsi kırmızı?” diye sordum. Annem de “Bence bunu kendin öğrenebilirsin.” dedi. Ben de kırmızı ne demek, öğrenmek için her şeyi yaptım. Öğretmenime sordum, kitaplara baktım, en sonunda internete baktım. İnternette karşıma çıkan ilk şeyi okudum “Kırmızı, mutluluğu temsil eder.” yazıyordu. Ben de annemin neden her şeyi kırmızı aldığını o zaman anlamıştım ve sonra aklıma bir şey geldi. Anneme, “Odamı kırmızı yapabilir miyiz, duvarları kırmızı boyarız olur mu?” dedim. Annem de “Tabi ki yapabiliriz” dedi. Bir ekip geldi ve odamın duvarlarını kırmızıya boyadı. Sonra ben de annemin aldığı kırmızı eşyaları odama yerleştirdim.
Odam çok güzel olmuştu. Çok beğenmiştim. Artık odama mutluluk odası diyorduk. Çok güzel bir addı. Odam konuşabilseydi eminim o da bu adı çok severdi.
(Visited 12 times, 1 visits today)