Köy mü şehir mi?
SAKİNLİK HERZAMAN GÜZEL

Tatlı Köy

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,  develer tellal iken, sinekler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bir varmış bir yokmuş, bir gizemli köy varmış.  O köyün adı da Tatlı Köyü’ymüş. Bu köyün adı Tatlı Köyü ama burada tatlı bulmak zormuş. Nedeni asla bilinmemiş. 08.07.1995 sabahı bir haber gelmiş. O haber de Tatlı Köyü’neymiş . Haberde : “Tatlı Köyü’nü  hatırlayan insanlar var mı? Evet tatlı  Köyü.” Gören herkes “Tatlı Köyü ne?” demiş. Oradan Alin Hanım, Melis Hanım, Ela Hanım, İpek hanım, Zeynep Hanım ve Seda Hanım ortaya girmiş.  Onlar bu köyü çok iyi tanıyormuş. Hep birlikte toplanmışlar. Topluca görmek için köye gitmişler.  Ama bir sorun varmış,  oraya girmek yasakmış. İpek Hanım çok sinirlenmiş, Ela Hanım ve Melis Hanım ne yapacaklarını düşünüyorlarmış. O sırada Zeynep, Alin ve Seda Hanım gaza gelip çok riskli ama yine de deli bir iş düşündüler. Hemen planlarını anlattılar. “Bizim bir planımız var! Biraz riskli ama yine de eğlenceli!” dedi Zeynep hanım. Alin hanım aradan girip “Planımız köyün öbür tarafına gidip oradan birbirimizi fırlatacağız! Nasıl?” demiş. Seda Hanım’a soylecek söz bırakmamış Alin Hanım. Herkes bu planı sevip yapmak isterken İpek Hanım “Ya düşersek?” demiş korkuyla. Ela Hanım “Hadi ama İpek, ne düşmesi?” demiş ama düşmüşler gerçekten. Uzun süre sonra planları tamamlanıp köye bakmışlar. Ama hiçbir şeyde kötü birşey yoktu. Köy sapasağlamdı. Birkaç saat, birkaç gün, birkaç ay diye diye yıl olmuş.  Ve köyün neden kapandığının haberi gelmiş. Çünkü köy halkı çok kavgalıymış. Bizim hanımların planına hiç gerek yokmuş…

(Visited 12 times, 1 visits today)