Tatilim bir yandan güzel bir yandan kötüydü. Çünkü yazlıktaki ilk yılımız olması nedeniyle fazlaca arkadaş bulamadım. Bu beni çok etkiledi tabii biz tatilde 1 ay kaldığımız için. Ancak sonra arkadaşlarıma ısındım. Her akşam yemek yedikten sonra sitemizdeki parka iniyordum. Çünkü orada bir çocuk parkı, tenis sahası ve basketbol sahası vardı. Biz oralarda futbol oynuyorduk. Sitenin en sevmediğim özelliği ise sahanın ışıklarını yakmak için 5 lira vermek gerekiyordu. Sabahleyin havuza ya da sahile iniyorduk. Bodrum’un denizi çok soğuktu fakat ben yinede soğuğu sevdiğim için hemen atlıyordum suya. Bazen atladığımda yaşlı teyzelere su sıçrıyordu istemeden de olsa. Teyzeler bana biraz kızsa bile eğlenceliydi, onlar beni azarlarken ben dalıp kaçıyordum. 2. hafta tekne turuna çıktık. Önceden gelip, en güzel yeri biz kapmıştık. En sevdiğim koy ise akvaryum koyuydu çünkü orada milyonlarca balık vardı. Bazen görevli karpuz, bisküvi gibi şeyler getiriyordu. Kıyıya göre derinler doğal olarak daha soğuktu. İlerilere doğru dalgalar artmaya başladı. Fazla dalga olduğu için geri dönmek zorunda kaldık. Kıyıya yaklaşırken teknemiz biraz kenara sürttü. Biz çok korktuk ama bir şey olmamıştı. Akşam eve döndüğümüzde saat 7 civarıydı. Büyük annem yemeği hazırlamıştı bile. Afiyetle yedikten sonra biz yine parka indik ve orada futbol oynadık. Sonradan site arkadaşlarım geldi ve sahile indik. Sahilde her zamanki gibi dondurma, waffle gibi şeyler yedik. Eve gelip kuzenimle hep yaptığımız gibi korku hikayeleri okuduk.Ertesi gün hava limanından Ankara’ya doğru uçuş başladı ve böylece Bodrum’daki tatilimin sonuna geldik.
Eve döndüğümde dosdoğru yatağa atladım ve gidip bilgisayarımı açtım.Tatilde yaptığım her şeyi bir yana bırakıp derslerime devam ettim ve uyudum. Ertesi gün arkadaşlarım bana “aşağıya gelir misin” dedi ve ben aşağıya indim. Onlarlarla su savaşı yaptık ve oyunlar oynadık. Ondan sonraki gün tatilimiz bitti.