Işınlanma makinesine girdim ve Taş Devri’ne gittim ve Taş Devri’nde bir tırnak gördüm. Ve bu tırnak bir dinozorun tırnağıydı. Hemen önümdeki mağaraya saklandım. Kafamı kaldırınca karşımda insanları gördüm. Bu insanlar çok değişikti. Bu insanların kıyafetleri ve saçları da değişikti. Nerdeyse çıplaklardı. Onlara merhaba dedim ve onlar deşik bir şey dediler ama ben hiç bir şey anlamadım. Onlar mağaradan çıkınca takip ettim. Bir kaplanın peşine düştüler. Çok zaman geçti ve ben çok acıktım. Cebimde bir elma vardı. Çıkarıp ısırınca bana baktılar. Bir ısırık alması için elmayı uzattım. Şaşırdı kokladı ve diliyle yaladı. Sonra ısırdı. Çok beğendiler. Ama çekirdeklerini yemeden ellerinden almaya çalıştım. Çünkü çekirdeklerini toprağa ekme fikri gelmişti aklıma. Öyle de yaptım. Taş Devri’ni çok sevmiştim çünkü hiç eşya yoktu mağarada, çok üşüdüm ateş yaktılar ama ben zaman makinesine girmeyi düşündüm. Ben zaman makinesini ziyaret amaçlı kullanmak için icat ettim. Çünkü zaman demek ailem demekti. Onları özleyeceğim için geçmişte ya da gelecekte yaşayamazdım. Bu anı yaşamayı seçiyorum.