Bir şehrin geçmişi, ona karakter ve topluluk duygusu veren şeyin ayrılmaz bir parçasıdır ve tarihi binaları ve yapıları korumak, bu mirası hatırlamanın bir yoludur. Bu tarihi kalıntılar belirli bir mimari tarzın örnekleri olabilir veya şehrin tarihinde önemli bir dönemi veya dönüm noktası olan bir anı temsil edebilirler.
Eski binaların yıkılıp değiştirilmesinin gerekip gerekmediği konusu uzun süredir tartışmalı bir konu. Bazıları tarihsel değerleri nedeniyle önemli olduğuna inanırken, diğerleri yeni ve modern yapıların inşası ile başarılacak olan kalkınma yolunda ilerlenmesi gerektiğine inanıyor. İki görüşten birini desteklemek için cevaplanması gereken iki soru vardır: Tarihi binalar ülkenin modernleşmesine ve dolayısıyla kalkınmasına engel oluyor mu? Ülkelerin tarihi modernleşme uğruna yok edilecek kadar önemsiz mi?
Öncelikle tarihi yapı ve eserlerin , tarihi ve kültürel önemi ve ekonomik değeri olduğu için çok önemli olduğuna inanıyorum. Eski yapılar genellikle tarihte önemli bir yere sahiptirler ve hatta bazıları ulusların gururudur. Örneğin, Barbaros Anıtı, Beşiktaş’ta Osmanlı Devleti tarihinin ünlü denizcilerinden, kaptan-ı derya olarak Osmanlı İmparatorluğunun ilk kaptan paşası ve Kaptan-ı deryası olup Akdeniz’de Osmanlı egemenliğini pekiştiren ve bu denizin bazı tarihçilerce bir “Türk Gölü” olarak anılmasını sağlayan ünlü amiral Barbaros Hayreddin Paşa’nın hatırasına 1944 yılında dikilen bronz dökümden yapılmış anıttır. Sadece bu değil, Barbaros Anıtı, İstanbul’a gelen her turistin ziyaret edeceği yerdir; bu nedenle Barbaros Anıtının ekonomik değeri olduğu söylenebilir, çünkü burayı ziyaret eden turistler aynı zamanda burada para harcayacaklar. Dahası, Barbaros Anıtı, uzun soluklu tarihlerini andırdığı için Türk halkının kalplerinde bir gurur duygusu uyandırıyor. Bu nedenle eski yapılar; kültürel, ekonomik, tarihi açıdan son derece önemlidir.
Bununla birlikte, bazı insanlar bu dünyada değişimden başka hiçbir şeyin sabit olmadığına inanıyor. Dolayısıyla hayatımızın her ayrıntısında, altyapılar ve konutların basit yönlerinde bile değişim bekliyoruz. Günümüzde artan nüfusun, eski evleri yıkma ve kendilerine daha uygun olanları yeniden inşa etme ihtiyacı vardır. Yeni binaların tarihi ve kültürel önemi olmasa da, hem ekonomik hem de kalkınma açısından önem arz etmektedirler. Eski binaların değiştirilmesiyle, aşırı kalabalık nüfusu olan yerlerde ikamet sorunu nedeniyle son derece önemli olan konut sayısı arttırılabilecektir. Eğitim, ulusların büyümesi için önemli olduğundan, eğitim amaçlı kullanılan binalar için daha fazla alan olacaktır. Aynı zamanda hastaneler, parklar, sosyal tesislerin de arttırılabiliriği göz önünde bulundurulmalıdır. Yani halka temel yaşam standartlarından daha fazlası vaat edilecektir.
Bu düşüncenin öne sürdüğü bir diğer argüman da tarihin ilerlemeyi engellememesi gerektiğidir. Bir milletin geçmişte yaşamaması gerektiğine savunuluyor; bunun yerine sürekli olarak geleceği düşlemeliler. Bu argümanın oldukça sağlam olduğuna inanırken, tarihin illa ki ilerlemeyi engellemediğini, hatta ilerlemeye yardımcı olduğuna inanıyorum.
Sonuç olarak, iki soruya dayanarak, eski binaların sadece ulus için önemi nedeniyle değil, aynı zamanda ilerlemeyi engellememesi nedeniyle değiştirilmemesi gerektiğine kuvvetle inanıyorum.