Bugün erkenden hazırlandık çünkü yurt dışına gidiyorduk. Gideceğimiz yer New York’tu. Valizlerimizi alıp taksiye bindik ve yaklaşık bir saat içinde havalimanına vardık. Kontrollerden geçtikten sonra bekleme alanına geçip uçağımızın kalkışını beklemeye başladık. 30 dakika sonra uçağa bindik. Uçak kalkarken içimde garip bir heyecan vardı.
New York’a vardığımızda doğrudan otele geçtik çünkü ertesi gün çok gezmeyi planlıyorduk. Odama geçer geçmez uyudum. Sabah saat 9.00’da uyandım ve hemen hazırlanıp kahvaltıya indim. Kahvaltımızı yaptıktan sonra otelden ayrıldık. İlk durağımız Özgürlük Heykeli’ydi.
Özgürlük Heykeli’ni ilk gördüğümde çok etkilendim; gerçekten büyüleyici görünüyordu. Rehberler bize heykelin hikayesini anlattılar. Heykelin sağ elinde bir meşale, sol elinde ise bağımsızlığı temsil eden bir levha tuttuğunu söylediler. Ayrıca Özgürlük Heykeli’nin Amerika’nın en ikonik simgelerinden biri olduğunu ve Fransa tarafından ABD’ye hediye olarak gönderildiğini öğrendik. Bu hediye, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nin 100. yılı anısına, iki ülke arasındaki dostluğu ve ortak değerleri kutlamak için tasarlanmış. Rehber, heykelin tam adının “Liberty Enlightening the World” olduğunu da belirtti.
Özgürlük Heykeli’ni gezip bol bol fotoğraf çektikten sonra diğer tarihi eserleri ziyaret ettik. Gezerken bu eserler hakkında notlar almayı da ihmal etmedim.
Ertesi sabah Ankara’ya dönecektik. New York’ta çok yorulduğumuz için akşam otelde biraz dinlendik. Ankara’ya döndüğümde, gezdiğimiz tarihi eserler ve özellikle Özgürlük Heykeli hakkında öğrendiklerimi sosyal bilgiler öğretmenime ve arkadaşlarıma anlattım. Herkes anlattıklarımdan çok etkilendi.