TARİHTE YAŞANANLAR

Sabah uyandığımda yine normal bir gün olduğunu düşünüyordum ta ki kahvaltı için yiyeceğim sandviç bir anda yok olana kadar. Yere düşürdüğümü sanmıştım, tam yere bakarken tüm eşyalarımın yok olmaya başladığını fark ettim. Üzerimdeki kıyafetlerime kadar her şey değişmişti. Havada şimşekler çakıyor ve büyük hortumlar çıkıyordu. O an çok korktum, sallantıdan başımı vurup bayıldım.

Ayıldığımda bambaşka bir dünyada gözlerimi açtım. Üzerimdeki yeni kıyafetim yırtık pırtık, eskimiş bir kıyafete dönüşmüştü. Kahvaltı için hazırladığım sandviç yerine minik bir parça ekmek ve peynir vardı. Evim yok olmuştu, evimin yerine çok eskiden yaşanan antika bir evin içinde yaşıyordum. Dışarı baktığımda her şey düzelmişti,  fırtınalar bitmişti ama dışarısı yaşadığım mahalleye hiç benzemiyordu. Evler, yaşadığım mahalledeki evlere göre eski ve paslıydı. Her şey farklıydı ama tarih değişmemişti, evin takviminde tam olarak 2024, 13 Ekim yazıyordu.

Sonra hemen aklıma önceki gün haberlerde gördüğüm bilim insanı geldi. O bilim insanı, ilk zaman makinesini icat etmişti ve zaman makinesiyle birlikte 1. Dünya Savaşı’na ışınlanmıştı. O zaman anladım ki tarihte bir bozukluğa yol açmıştı. O gün pazar olduğundan hemen kapıya koştum çünkü gazete günüydü. Telefonum yok olduğu için yeni haberlere oradan bakabilirdim, bilim insanı hakkında yeni bir haber var mı diye kontrol etmeliydim. Kapının önünde gazeteyi görünce çok mutlu oldum ve hemen bilim insanı hakkında bir bilgi var mı diye baktım. Aradığım şeyi buldum.

Bilim insanı, buraya getirmek için eşya toplarken yanlışlıkla Atatürk’ün cep saatini almış. Atatürk cep saati olmadığı için o kurşun onu öldürmüş ve Türkler, Atatürk öldüğü için yenilmiş ve Yunanların kölesi olmuşlar. Bu haber beni çok üzdü, gözyaşlarım sular seller gibi akıp gitti. Ağlamam azaldığında, bilim insanına çok kızdım ama kızarak bir yere varamayacağımı fark edince hemen yola koyuldum. Yunanlara, Türklerin bu kadar hızlı pes etmeyeceklerini gösterecektim.

Laboratuvarın yolunu tuttum. Her yerde Yunan askeri olduğu için oraya ulaşmak sandığımdan daha zordu ama pes etmeyip başardım. Hemen zaman makinesini aradım, bulmanın çok zor olacağını düşünüyordum ama sandığımdan çok daha kolaydı. Hemen içine girip zamanı, bilim insanının gittiği zamandan birkaç dakika önceye ayarladım ve ışınlanmaya bastım. Zaman yolculuğu sandığımdan daha stresliydi, makine çok sallanıyor ve korkutucu sesler çıkartıyordu. Sonunda oraya vardığımda yürüyemiyordum ama hemen toparlandım. Yaklaşık bir veya iki dakika sonra bilim insanı geldi ve beni görünce ödü koptu. Ona olanları anlatınca önce çok özür diledi sonra ise çok cesur olduğumu söyleyerek beni övdü. Bu sefer saati almadan eve döndü. Hemen ardından ben de eve döndüm. Çünkü zamanda yolculuklarda, o zamanda yaşayan birisinin seni görmemesi çok önemliydi, yoksa tarihte tekrar bozukluk yaşanırdı.

Yine sarsıntılı bir yolculuktan sonra kendi zamanımıza ulaştım. Ulaştığımda hava yine fırtınalıydı ama birkaç dakikadan sonra hava düzeldi ve alışkın olduğum hayatıma döndüm. Sonunda her şey düzelmişti. Bir soluk alıp evime gittim, hayatımda hiç bu kadar evimi özlememiştim. Akşam yatağıma girince  ertesi gün normal bir güne uyanacağımın huzuruyla uykuya daldım.

(Visited 2 times, 1 visits today)