Bir süre önce İstanbul’da eğitim gördüğüm okulun voleybol takımının düzenlediği ikili turnuvaya katılmış ve başarıyla tamamlamıştım. Turnuva tamamlandığında okulumuzun voleybol antrenörü yarışmayı kazananı bayrak töreninde açıklayacağını söyledi. O akşam eve gittiğimde çok heyecanlıydım. Geç saatlere kadar uyuyamadım. Kazanırsam tüm öğrencilerin önünde kürsüye çıkarak madalya alacaktım. Bayrak töreninin yapılacağı gün sabah erken saatte uyandım. Hemen okula gidip beklemeye başladım. Okulun tören alanı yavaş yavaş doluyordu. Voleybol antrenörümüz tören öncesi bir konuşma yaptı ve turnuvada en iyi başarıyı benim elde ettiğimi söyleyerek madalyayı vermek üzere kürsüye çağırdı. Alkışlarla birlikte kürsüye çıkacağım sırada birden karşımda sarı saçlı, mavi gözlü Atamızı gördüm. Çok şaşırdım, nasıl olduğuna da anlam veremedim. Yanıma gelip bana, “Hep başarılı ol, sizi böyle görmek beni çok mutlu ediyor.” dedi. Bir süre sonra ise kayboldu. Atamızı görmek beni aldığım madalyadan daha çok mutlu etmişti. O gün benim en mutlu günlerimden biriydi.