Aydınlatmamızdan tutun ısınmamıza hayatımızın her yerinde, hemen hemen bütün cihazların çalıştırılmasında, farklı şekillerde yararlandığımız elektrik; insan yaşamının vazgeçilmezi olmuş durumdadır. Bu nedenle insanoğlu bugüne kadar fosil ve yenilenebilir kaynaklar kullanarak elektrik üretim yöntem ve tesisleri bulmuştur. Ağırlıklı olarak kullanılanları termik santraller, nükleer enerji santralleri ve hidroelektrik santrallerdir(HES).
Hidroelektrik santraller; barajlarda toplanan suyun potansiyel enerjisinin suyun yüksekten düşürülmesiyle önce kinetik enerjiye, daha sonra da türbinler vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüşümünü sağlayan tesislerdir. Irmaklara kurulan ve suyun akışını engelleyen bentler suyun birikmesine sebep olurlar. Biriken suyun yükseklikten kaynaklanan potansiyel enerjisi hidrolik düşüş adı verilen bir düşüş esnasında kazandığı hız ile kinetik enerjiye dönüşür. Çarparak türbin bıçaklarını döndürmesi ile de hareket enerjisine dönüşür. Bu hareket enerjisi de jeneratör vasıtasıyla elektrik enerjisine dönüşür ve iletken tellerle kullanılacağı noktaya taşınır.
Ülkemizin İç Anadolu Bölgesi’nde ciddi bir enerji açığı olduğunu varsayalım. Büyük kısmı İç Anadolu’da bulunan Kızılırmak üzerine bir dizi küçük hidroelektrik santral kurmak, bölgedeki açığı kapatmak anlamında, akarsuları çok olan ülkemiz açısından bence en mantıklısıdır. Kızılırmak üzerine bugüne kadar kurulmuş ve böyle bir açık oluşmamasını sağlamış 18 tane hidroelektrik santral vardır. Bunlardan bazıları Ankara’daki Kalecik, Kayseri’deki Yamula, Kırşehir’deki Hirfanlı ve Çorum’daki Obruk santralleridir.
Enerji üretim tesisleri; yenilenebilir enerji kaynağı kullanılması, en kolay, düşük maliyetli ve doğaya zararsız olması bakımından düşünüldüğünde hidroelektrik santraller en uygunu olur. İnsanlar için yapılması çok önemli olan bu girişimin olumlu olduğu gibi olumsuz yanları da vardır.
Öncelikle bazı olumlu yanlarından bahsedecek olursam: Akarsulardaki suların boşa akması önlenir ve su tasarrufu sağlanır. Bölge kalkınmasına fayda sağlar ve dolayısıyla dışa bağımlılığı azaltır. Temiz, doğa dostu, düşük maliyetli ve uzun ömürlü olup yenilenebilirlik ve sürdürülebilirlik sağlarlar. Yapımında çalışma gerektirdiğinden iş ve istihdam sağlarlar. Bentlerle tutulan büyük göl sayesinde turizm ve eğlence olanakları oluştururlar. Yani hidroelektrik santraller birçok alanda işimize yararlar.
Olumsuz etkileri olumlulara kıyasla daha az ve önemsiz olduğu için göz ardı edilebilir. Ancak tabii ki kötü sonuçlar doğurmaması için dikkat edilmelidir. Bunlara örnek olarak şunları verebilirim: İnşaları süresince çevreye zararlar verebilir, üzerine inşa edildikleri akarsularda yaşayan canlılığa tehlike oluşturabilirler. Aynı zamanda inşaları yüksek maliyetlidir (Ancak üretime başladıktan sonra kısa sürede inşa maliyetini kapatırlar.). Bulundukları bölgelerde sel ve erozyon riskini arttırırlar. Yüksek orandaki buharlaşma nedeniyle bölgenin toprak verimliliğini azaltırlar. İşlendiğinden kaynaklı olarak kullanılan suyun kalitesini düşürürler. Su kaynağının bolluğu göz önünde bulundurulmalıdır, yoksa kuraklığa neden olabilirler.
Hidroelektrik santrallerin olumsuz yanları daha çok olasılığa bağlıdır ve bu yüzden dikkat edilerek kurulurlarsa büyük sorunlar oluşma olasılığı düşüktür. Enerji açığı oluşmuş bir bölge için, eğer kurulmalarına olanak varsa çoğu bakımdan daha iyi bir çözümdürler.