Sürpriz Harita

Güneşin olabilecek en güçlü şekilde parladığı bir sabah martıların sesine uyandığında, kamaraların önüne kurulmuş geniş hamaktaydı yine. Kamarasında pek uyumazdı, ahşap ve küçük bir kutu gibiydi orası. Gerçi kamara değil de oda diyordu oraya. Gerçek bir ailesi yoktu, Kaptan onu iskelede bulmuştu ve gemi mürettebatı onun ailesi olmuştu. O günden beri seyahat ettiğinden hiç gerçek bir odası olmamıştı. O da Kristof Kolomb gibi uzak diyarlara açılmak ve yeni yerler keşfetmek istiyordu aslında. Her gün gözünü farklı bir limanda açıyor, o gün vardıkları yeri geziyor, yeni insanların lezzetli yemeklerini tadıyor ve güneş gözden kaybolurken o da o limandan kaybolup yeni güne hangi şehirde başlayacağını merak ediyordu.

Ana güverteye geldiğinde mutfaktan gelen hoş kokular ve tabak sesleri arasında kaptanın seslenişini duydu, “Sana gelen bir kargo var, Betty odana bıraktı. Ayrıca bugün Bahamalar’dayız. Kahvaltının ardından Ricky’le gemi için alışverişe gideceğiz o sırada siz de adayı gezebilirsiniz ve her zamanki gibi güneş batarken yola çıkarız.” Başıyla onaylayıp gelen kargoya bakmak için odasına giderken bir yandan gözleri Chris’i arıyordu ama göremedi. Odasına vardığında kargoyu gördü, küçük bir kutuydu ve solmuş siyah renkli kapağını açtığında tüyleri diken diken oldu. İçinde bir harita ve not vardı. “Bahamalar’a hoş geldin Eva. Haritada varman gereken yeri bul, gün yerini geceye bırakırken orada ol.”

Kahvaltı masasında aklı haritadaydı ve Chris onun bu dalgın tavrını fark etmişti. Betty’le beraber Ricky’nin mutfağı toplamasına yardım etti. Ricky yemekleri yapardı ve çok da becerikliydi, Betty ise gemideki işlere yardım eder ve her konuda harika tavsiyeler verirdi. İkisi de gemiye sonradan gelmişti ama Eva onları her zaman abi ve abla olarak görmüştü. Mutfakta işini bitirip güverteye çıktığında Chris geminin korkuluklarına yaslanmış iskeledeki diğer gemilere bakıyordu. “Bir terslik olduğu belli, anlat bakalım.” Chris’le birbirlerine her şeyi anlatırlardı, haritayı gösterdiği sırada Kaptan ve Ricky alışveriş için çoktan ayrılmıştı.

Chris’in ısrarları üzerine haritayla adayı gezmeye başladılar. Sokaklardaki renkli dükkanlar, evler, parklar Eva’ya yabancı gelmiyordu ve bu tuhafına gitse de Chris’e söylemedi. Haritaya göre kafelerin olduğu dar ama tatlı bir sokaktan geçip bir tepeye çıkacaklardı. Sokağa vardıklarında bir kafede mola verdiler ve Chris kafenin yaşlı sahibiyle ada hakkında detaylı bir sohbete daldı. Chris de mürettebata sonradan katılmıştı ama ağzının bu kadar iyi laf yapması onlara her zaman bir avantaj olmuştu. Gidecekleri tepede küçük bir göl, ağaçlar ve güzel evler olduğunu öğrendikten sonra tekrar yola çıktılar.

Tepeye vardıklarında güneş neredeyse batmak üzereydi, harita onları gölün yanından geçirip bahçeli, beyaz bir eve götürüyordu. Etraf o kadar güzeldi ki Eva’nın nefesi kesildi ve Chris’in de en az onun kadar etkilendiğini hissedebiliyordu.

Beyaz evde bir davet vardı ve bahçe kapısı da, Fransız kapıları da sonuna kadar açıktı. Ev sade ama şık bir şekilde süslenmişti, canlı müzik vardı ve içinde sohbet edip bir şeyler içen insanlarla çok güzel görünüyordu. Hafif bir tereddütle içeri girdiklerinde bir garson yanlarına gelip arka bahçeye geçmeleri gerektiğini söyledi. Bahçeye tam da güneş battığı an çıktılar; nefes kesici bir manzarası vardı, bütün adayı ve okyanusu gören büyük yeşil bir alandı. Etraftaki neşeli insanlara baktılar ve o an Kaptan’ı, Betty’i ve Ricky’i gördüler ama bir tepki vermelerine fırsat kalmadan konfetiler patladı, insanlar alkışladı ve canlı müziğin sesi coşkulu bir şekilde yükseldi. Eva da Chris de ne olduğunu anlayamamıştı. Eva’ya çok tanıdık gelen bir adam konuşmaya başladı. “Evine hoş geldin Eva. Biliyorsun ailen sen doğmadan aramızdan ayrılmıştı ama sen 13 yıl önce bugün, doğum gününde, Kaptan seni buradaki iskelede bulana kadar hepimizin kızı olarak büyüdün. Gerçi o zamanlar çok küçüktün, 3 yaşındaydın o yüzden hatırlamıyor olman çok normal.  Yıllar geçti, sizinle iletişimimiz koptu ama hep buraya geleceğiniz günü bekledik ve liman görevlilerinden haberi aldığımız an Kaptan’la bu planı yaptık. Dünya’da nereyi ne kadar gezersen gez, burada istediğin zaman istediğin kadar kalabileceğin bir evin ve seni seven bir ada dolusu insan olduğunu unutma. Doğum günün kutlu olsun Eva.”

Eva haritanın sebep olduğu telaştan doğum gününü bile unutmuştu ve Chris’in bütün planı bildiğini öğrenince bu kadar iyi rol yapmasına çok şaşırmıştı. Hayatının en güzel doğum günüydü ve sonrasında iki gün daha adadakilerle bol bol zaman geçirmiş, Chris’in de yardımıyla büyüdüğü sokakları keşfetmişti. İki günün sonunda yola çıktıklarında kendine Dünya’yı gezip gördükten sonra Bahamalar’a ,doğduğu yere, dönüp mürettebattakilerle ve adadakilerle orada hayatını mutlu bir şekilde sürdürmeye söz verdi.

(Visited 11 times, 1 visits today)