Yine bir sabah, güneş yeniden doğuyordu, insanlar yeniden uykularına ara veriyorlardı, ay ve yıldızlar yeniden güneşle ayrılıyorlardı. Her şey yeniden başlıyordu günler bile birbirlerini kovalıyor en sonunda hafta sonu olan pazar, hafta başı olan pazartesiyi yakalıyordu. Ama biz o her yıl yapılan çekilişteki arabayı bir türlü yakalıyamıyorduk. Acaba salının perşembeyi yakalayamaması gibi mi, aradaki engel çarşamba mı? Her yıl bunu sorguluyordum, her şey yeniden başlıyor ya da yenileniyordu. Ama bizim bu araba bir türlü kendisini yenileyemedi.
Yine bir çekiliş zamanı, annem bu yıl özgüvenini toplamış ve kendisinden emin bir şekilde “Bu yıl biz kanacağız kendimden çok eminim.” diyordu, “Şans yüzüme gülüyor artık!” Annem şansıyla gülüşürken, ben ise babamı bu yılki çekilişe katılmamak için ikna ettirmeye çalışıyordum. Babam gene bana “Şansa güven kızım.” diyordu ama farklı olan şey şuydu: “Annenin dediği gibi şans belkide bize gülecek kim bilir?” Sonuç olarak babamı ikna edememiştim. Çekilişe katılmak için gittiğimizde, görevli kadın bize “Son beş yıldır çekilişlerimize katıldığınız için bu yılki çekiliş kartınız önden sizin için alınmış ve hazırlanmıştır, buyrun.” deyince ben olduğum yerde dona kaldım ve utançtan yerin dibine girdim. Neyse kartımızı da aldıktan sonra evin yolunu tuttuk. Yolda çok fena bir trafik vardı yani iğne atsan yere düşmezdi. Arabada annem “Kesin aldık biz, kartı belki de bizim kazanmamız için onlar seçmiştir. Nereden bilebiliriz ki?” dedi annem heyecanla. Anneme “Kesin kesin, kazanmamız ve artık katılmamamız için yapmışlardır.” dedim. Annem bir anda “Var mısın iddiaya?” diye bir aslan gibi gürledi. “Varım!” dedim bende, bir heyecanla. Annem “Kaybeden kazanana bir hediye alsın.” dedi, bende kafamla onayladım.
Çekiliş sonuçları açıklanacağı gün herkes sokağa birikmiş ve biz kazanacağız diyorlardı. “Demek ki bu yıl herkesin arabaya ihtiyacı varmış.” diye düşündüm. Sonuçlarda 3. ve 2. açıklanmıştı. İhtimalimiz çok düşüktü, ama nasıl olduysa arabayı biz kazanmıştık, tabi röportajdan önce. Çünkü araba değil meğersem telefon kazanmışız. Bunu da haberciler bize “Telefonu kazandınız. Ne gibi şeyler hissediyorsunuz?” diye sorunca anladık. Bu telefonu kazandığımıza en çok annem üzüldü, ben ise çok mutlu oldum çünkü babamla annemin telefonları daha geçen ay alınmıştı ve bence bu telefon benim olmalı. Babam ise hem sevindi hem de üzüldü, çünkü hem telefon masrafından kaçınmıştı hem de arabayı kazanamamıştık. Bu işten en karlı çıkan bendim, çünkü hem telefon hemde iddiada kazandığım bir hediye.