Sabah uykulu bir şekilde uyandım.İşe gitmek istemiyorum.Dün bilgisayarda yazı yazmaktan parmaklarım kırıldı.Ama mecbur işe gitmek zorundayım….
Hangi kıyafetimi giyinsem diye kendi kendime sorup duruyorum. Amaaaan
En iyisi dün giydiklerimi giyineyim. Cüzdanım cebimde mi diye bakarken bir kağıt parçası cebimden düştü.İlginç,bu da neyin nesi. Merakla açtım kağıdı.Bir adres ve altında da not yazılıydı. ‘bu adrese gel ‘ diye. İlginç,acaba kim koydu bu notu cebime.Ve acaba kim koydu bu notu cebime. Başta gitmeyi düşünmedim.Çünkü tehlikeli olabilir.Ama gitmeli miyim acaba? Ah şimdi de kendi kendime konuşmaya başladım. En iyisi gitmemek. Yüzümü yıkayıp kahvaltımı yapmak için masama oturdum. O notu masamın bir kenarına koydum. Ve kahvaltıma başladım.Kahvaltımı yaptıktan sonra gözüm kağıda takıldı. Tekrar kağıda baktım. Bu adresi bilmesem de gideceğim.Altüstü yarım saat işe geç kalsam bir şey olmaz.
Hızlıca arabama bindim ve adrese doğru sürdüm.Bahçeli bir ev çıktı karşıma. Villada kimse yoktu ve kapı açıktı.İçeri girip girmemekte biraz kararsızdım ama girmeliydim. İçeri girdim.İçerisi karanlıktı. Ürperdim.Evi sessizce gezdim ama kimse yoktu.Kalbim hızlıca atıyordu. En iyisi buradan gitmek. Tam evden çıkacakken ışıklar yandı ve
-İyi ki doğdun Aliiii….diye sesler yükseldi.
Aman tanrım. İş arkadaşlarım ve ailem bana doğum günü sürprizi yapmışlar.Çok mutlu oldum.Daha sonra doğum günü hediyem olarak bana bu evi aldıklarını söylediler. Her şey çok güzeldi.
Evet sevgili günlüğüm. Böyle değişik bir gün yaşadım işte. Ama biliyorum ki şuan dünyanın en mutlu insanı benim.