Benim hayalimdeki şehir, normal dünyadaki şehirlerden biraz farklı olurdu. Bu fark, özellikle toplumumuzun en çok hata yaptığı konuda, yani insan eşitliği konusunda olurdu. Bu şehirde insanlar, eşit bir şekilde değer görürdü. İnsan eşitliği sağlandığında, herkes kendini değerli hisseder ve bu da hayatı daha anlamlı ve zevkli bir şekilde yaşama fırsatı sunardı.
Ama bu şehir sadece insan eşitliğine dayalı bir düzeni sağlamakla kalmaz, aynı zamanda insanların eğlenirken topluma zarar vermemelerini de öğretir. Parklarda ve diğer kamu alanlarında elektronik çöp kutuları bulunurdu. Bu çöp kutuları, insanların yere attığı atıkları toplar ve zamanla insanlara, çöplerini yere atmamanın önemini öğretirdi. Böylece çevreye olan duyarlılık da artar, toplumda bilinçli bir nesil yetişirdi.
Hayalimdeki şehir, hem insan eşitliğini hem de çevre bilincini dengede tutarak, her yönden topluma faydalı bir ortam yaratırdı. İnsanlar sadece haklarına saygı duyulmasını değil, aynı zamanda sorumluluklarının da farkına varırlardı. Sonuç olarak bu şehir daha huzurlu, mutlu ve sürdürülebilir bir yaşam sunardı.