O gün, her zaman gittiğim spor okulunda arkadaşım Emre’nin doğum günü olduğunu öğrendim. Beni doğum gününe davet ettiği için çok sevindim ve hediye almam gerektiğini düşünmeye başladım. Ayakkabı almaya karar verdim çünkü onun ayakkabılarının eski olduğunu fark etmiştim. En güzel hediyenin bu olacağına karar verdim. Hemen bir spor mağazasına gidip spor ayakkabısı aldım ve onu güzelce hediye paketi yaptırdım. Daha sonra eve dönüp ertesi günkü doğum gününü düşünerek uykuya daldım.
Ertesi gün, en güzel elbiselerimi giyerek doğum günü partisi için yola çıktım. Eve yaklaştıkça Emre’nin hiçbir arkadaşını tanımadığımı fark ettim. Bu durum beni kaygılandırmaya başladı. Her şeye rağmen Emre’nin evinin kapısını çaldım. Tam da yolda gelirken düşündüğüm gibi tanımadığım birisi kapıyı açtı. Emre’nin evde olup olmadığını sordum. Tanımadığım kişi bana, bugün Emre’nin doğum günü olduğunu ve başka nerede olabileceğini söyledi. Bu cevabı duyunca ilk şaşkınlığımı ve üzüntümü yaşadım.
Daha sonra içeri girince şaşkınlığım bir kat daha arttı çünkü içeride tanımadığım onlarca kişi vardı. Gözlerim arkadaşım Emre’yi aradı fakat göremedim. Sıkılmaya başlamıştım, etrafta ne konuşabileceğim birisi ne de arkadaşım Emre vardı. Bir süre bekledikten sonra kendimi dışarıya zor attım. Kabus gibi bir doğum günü partisiydi.
Siz siz olun bu tür parti, eğlence veya davetlere tek başınıza katılmayın. Gideceğiniz yerleri ve katılacak kişileri önceden öğrenip öyle gidin. Yoksa benim gibi üzülür ve sıkılırsınız.