Denizlere atılan zararlı maddeler 3 gurupta incelenir: Denizlerin karadan kirlenmesi, denizlerin su yoluyla kirlenmesi ve denizlerin hava yoluyla kirlenmesi.
1. Suların karadan kirlenmesi:
Dünya genelindeki denizlerin atık oranları ve çeşitleri incelendiğinde kirliliğin yaklaşık yüzde 80’inin karasal kaynaklı ambalaj atıkları, tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, cam atıklar vb. olduğu görülmektedir. Günümüzde okyanuslarda bulunan atık miktarı yaklaşık olarak 140 milyon tondur ve her yıl bu miktara 12 milyon ton civarında atık eklenmektedir.
2. Denizlerin kirlenmesi:
Günümüzde denizler kirlilik veren atıklar için bertaraf alanı olarak kullanılmakta ve okyanuslarda dolaşan gemiler milyonlarca atığı denizlerimize boşaltmaktadır. Bunların dışında gemi kazaları sonucu oluşan tahribatlar düşündürücü niteliktedir. Örneğin 1999 yılında Volganeft-248 isimli petrol gemisi Marmara açıklarında batmış ve yaklaşık 1200 ton petrol denize dökülmüş, çevre ciddi şekilde zarar görmüştür ve etkisini yıllarca gösterecektir.
Petrol sızıntısından en çok etkilenenlerse Körfez bölgesindeki kuşlar oldu. Bazı kuşlar tamamen petrole bulanarak öldü, bazılarıysa yurttaşlar tarafından suyla temizlenerek hayatta tutulmaya çalışıldı.
Kocaeli Körfezi’ne Dilovası’ndan petrol sızdı: Deniz temizleniyor, kuşlar petrole bulandı
3. Denizlerin havadan kirlenmesi:
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde denizlerin temiz olması büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde deniz kirliliğinin temel etkenleri sanayi, şehirleşme, deniz taşımacılığı, turizm ve deniz kazalarıdır. Doğada kendiliğinden yok olması çok uzun süreler alan atıkların denizlere bırakılmaması konusunda üzerine görev düşen herkesin ciddiyetle çalışması gerekmektedir. Günden güne artış gösteren deniz kirliliği ve oluşan çöp adaları sorununa karşın duyarlı davranmak ve doğaya zarar vermemek herkesin sorumluluğudur.
Denizlerin havadan kirlenmesinin en büyük nedenlerinden biri artan hava kirliliğidir. Sanayi kuruluşları üretim sonucu oluşan baca gazlarını Hava Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde belirtilen kriterleri sağlamadan ve uygun filtre sistemleri geliştirmeden doğaya salmaktadırlar. Atmosfere salınan bu zehirli gazlar ve moleküller kükürt gibi asit yağmurları şeklinde denizlerimize karışmaktadır. 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre atmosferdeki karbondioksit oranının ilk defa 400 pm değerini geçtiği saptanmıştır. Bu da günümüze kadar etkisi az olan havadan kirlenme faktörünün artışa geçtiğini gözler önüne sermektedir.
Sular bizim her şeyimiz demektir. Yaşam kaynağı sudur, unutmayın.
Mesela ben artık geri dönüşüm kutularının önemini anladım, siz de anlayın! Anlamazsak atıklar bizden sonrakilerin yaşamını tehdit edecek. kendinizi düşünmüyorsak bizden sonrakileri düşünün.
Dünya değerli, koruyalım.