Suçumuz Kadın Olmak Mı?

 Eğitim hakkı, insan haklarından biri olmasına rağmen niye dünyada 127 milyon kız çocuğu okula gidemiyor? Eğitim hakkı bir insanın en temel haklarından biridir ve cinsiyet fark etmeksizin kişi özgürce eğitim görebilmelidir. Biz dünya üzerindeki şanslı bir kesim olarak eğitimimizi rahatlıkla alabiliyoruz. Fakat bu hakka ulaşmakta çok zorlanan hatta ulaşamayan bir sürü kadın var.

 Türkiye’de kadınlara erkeklerle eşit derecede eğitim görme hakkı 1924 yılında verilmesine rağmen hala okuma-yazma bilmeyen ve okula gönderilmeyen yüz binlerce kadın var. 2011 TÜİK verilerine göre ülkemizde  2.617.566 okuma-yazma bilmeyen, 7.342.881 okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen ve 8.627.741 ilkokul mezunu kadın var. Ve biz bu büyük sayılara rağmen şanslı sayılıyoruz. Çünkü Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin neredeyse tamamında kadınların eğitim hakkı ihmal ediliyor. Örneğin Irak ve Suriye’deki çatışmalar sonucunda 3,4 milyon çocuk eğitim olanaklarından yoksun bırakılmıştır. Böylece okula gitmeyen çocuk sayısı Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 2007 yılında kaydedilen yaklaşık 16 milyonluk değerlere geri dönmüştür.

 Niye erkek bilim insanları kadınlardan fazla biliyor musunuz? Kadınlar günümüze kıyasla neredeyse hiç eğitim göremiyorlar, okula gidemiyorlardı. Ama yine de bazıları bir şekilde isimlerini tarihe kazımayı başardı. Bu duruma örnek olarak Marie Sklodowska Curie’yi verebilirim. Kendisi biri kimya biri fizik üzerine olmak üzere iki tane Nobel ödülü kazanmıştır. O dönemdeki cinsiyetçi tutuma rağmen bunları başarması kendini ayakta alkışlatmasına sebep oluyor. Curie kız kardeşiyle beraber okuyabilmek adına yasadışı olan gizli bir üniversiteye gitti. O zamanlar üniversite okumak kadınlar için erkeklerden çok daha zordu. Üniversiteden sonra Krakow Üniversitesi’nde saygın bir hocalık işi bulma umuduyla Polonya’ya döndü ancak, cinsiyetçilik engeli ile yine karşılaştı ve kadın olduğu için işe alınmadı. 1903 yılında Marie Curie, eşi Pierre Currie ve Becquerel kolektif çalışmaların ürünü olan ‘radyasyon fenomeni’ nedeniyle Nobel Fizik Ödülü’nü kazandılar. Adaylık için önce Pierre ve Becquerel’in isimleri açıklandı. Pierre’nin İsveç Kraliyet Bilim Akademisi’ne şikayet dilekçesi vermesi üzerine Marie’nin de ismi eklendi. Böylece Nobel kazanan ilk kadın oldu. Kadınlara ödül vermekten bile çekiniyorlardı. Marie, bilim için ölen bir kadındı. Sürekli radyasyon altında çalıştığı için bir süre sonra lösemi olup, hayatını kaybetti.

 Sonuç olarak; kadınlar toplumda çok önemli rollere sahip olabilecekken, eğitim hakları ellerinden alındığı için hak etmedikleri yaşamlara maruz bırakılıyorlar. Bu durum ancak farkındalık sağlanarak ve eyleme geçerek çözülebilir. Biz diğer ülkelere kıyasla çok daha şanslıyız. Çoğu kız çocuğu bir şekilde de olsa okula gönderiliyor. Peki coğrafya kader midir? Evet, ne yazık ki coğrafya kaderdir.

Kaynakça:

https://www.unicefturk.org/yazi/123milyon

https://www.unicef.org/education/girls-education

https://www.acarindex.com/pdfler/5024-3371.pdf

https://www.unicefturk.org/yazi/8-duenya-kiz-cocuklari-konferansindan-duenyaya-cagri

(Visited 36 times, 1 visits today)