Bir insan neden suç işler… Soruyu başka bir şekilde soracak olursam mesela neden bozulmaması gereken kurallar şeklinde belirlediğimiz kanun veyahut ona benzer şeyleri çıkarlar amacıyla adeta domino taşları gibi yıkar? Kendi bencilliği yüzünden mi yoksa çevresinin ona sunduğu yetersiz imkanlardan dolayı mı veya bambaşka bir sürü kendince haklı olduğu sebeplerden mi…
Doğruyu ve yanlışı ayırma yeteneklerine sahip, diğer varlıklara göre bu sayede daha üst bir seviyede bulunduğumuz bir dünyada “kanun, hukuk” gölgesinde hayvanın bile aşağısında işlediğimiz günahlar adı altında da kendi ırklarımızı cezalandırabiliyor, kaderlerine boyun eğdirebilebiliyoruz. Bu, ezelden beri sahip olduğumuz, akıl denen yüce güce danışmamamızın ve hoşnut olmayan davranışlardan sebep bir ömür boyuna eşdeğer kapalı kutulara hayatımızı hapsediyoruz. Kimi zaman gereğinden fazla canımızı veriyoruz bu çıkılması zor kutuya bazen de daha hatasının ne olduğunun farkında olmayan küçük insanları sebepsizlik içinde kendimizin canı yanmasın diye tıkıyoruz. Ne kadar fazla suç o kadar adalet altında yargılanması gereken insan görünümlü yaratık. Daha fazla güç, yönetmelik ve daha fazla kapalı kutu… Bu dünyadaki her günahkarı bu zindana atsan geriye ne kalır koskoca evrende, haksız mıyım? Güvenliğin en yükseklere ulaşması veya barışın ve adaletin çevrelediği alanlar her metrekareye düşen hapishanelerin fazlalığından çok insana insanlığın öğretilmesi ve daha sağlam temelli hukuk ve kanun dediğimiz kurallar değil midir?
Birçok örnek var elimizde, Hollandayı ele alalım ilk olarak. Cezalandırma sistemlerinde uzun hapis cezasına çarptırılması oldukça nadirdir. Ceza olarak kutu dediğimiz hapishanelere koymaktansa rehabilite etmeyi tercih ediyor ve cezalarını diğer ülkelere göre cezalandırdıktan sonra çok daha az suçluyu yeniden yönlendiriyor. Bu günahlarla yıkanmış kişilere ikinci bir şans tanıyorlar kısacası ve sonuçları kesinlikle konuşmaya değer. Hapishanelerin çoğaltılmasının elde değer tutan bir sonuç vermediğini bu ülkede 2013 yılından beri 20’den fazla cezaevinin kapatılmasıyla savunabiliriz.
Kuralları ele alalım şimdi de. İnsan haklarında sorun ve hataların en aza hatta en mükemmel boyutta olması için temellerin tekrar gözden geçirilmesi lazım. Net ve kesinliklik belirtmeli adalet gözü kapalı Themis gibi. Hatalının suçu bu, haksızlığa uğrayanın durumu bu var mı bu çaresizin dermanına yetişecek diye en uygun sonuca varabilmeli. İnsan ayrımı asla olmamalı ilk başta. Sahtecilik yapılmamalı, sırtından bıçaklanmamalı mağdur yoksa sistem kendisi adına yarattığı canavarı asla geri döndüremez, ne şimdi ne de ileride doğacak yeni tohumlara.
Eğer insan dediğimiz ve seçim hakkına sahip olan biz varlıklara doğruyu ve yanlışı arasında yanlışı seçtirip suç, ceza denilen yasakların artmasına neden ararken ilk önce kendine bakmalı sistem sonuç olarak. Karşı tarafa hissettirmeli hatasını ve doğru yolunu çizmesine yardım eli uzatmalı. Bu huzur dolu serüvene ancak bu adımları atarak ilerleyebilir ne de olsa insan.