Su, toplumlarımız için ne kadar hayati bir konudur?
Su ilk hammaddedir. İnsanoğlu olarak %70 oranda sudan meydana geliyoruz ve tüm canlıların yaşamak için suya ihtiyacı var. Suyun bulunması kesinlikle çok önemli, aksi takdirde ölüm.
Akıllı olmalıyız. Ne yazık ki dünyanın bu konuda çok iyi adımlar attığını söyleyemeyiz. 21. yüzyılda gerçekten büyük bir korku varsa, o da küresel ısınma korkusudur. Büyük bir rapor, iklim değişikliği ile dünya nüfusunun sağlığı arasındaki bağlantıyı sorguluyor. Ve hiçbir şey yapmazsak haberler iyi haber olmaz.
Su tasarrufuna yönelik bazı önerilerde bulunmam gerekirse,
Elbette öncelikle su tasarrufu yapmalıyız, hepimizin yaptığı gibi israf etmek yerine işe koyulmamız gerek. Su tasarrufu aynı zamanda kaçaklarla mücadele etmek demek. Aslında tek bir çözüm değil, uygulanacak bir dizi çözüm var.
Ülkeler arasında da iş birliği yapılmalı. Özellikle havzalar ölçeğinde, yani nehirlerin birleştiği yerde mantıklı bir diplomasi geliştirmemiz gerekiyor. “hidro-diplomasi” adında bazı çalışmalar var, aynı nehir yatağını paylaşan ülkeler arasında suyu dağıtmak, yani bu ortak kaynağı yönetmek için anlaşalım.
Bugün, işbirliğinden çok herkesin kendisiyle ilgilendiğini açıkça görüyoruz. Örneğin, Nil Nehri çevresinde çıkan şiddetli tartışmalara bakılırsa durum bu.
Ayrıca birçok kişi bu tür yüce hedeflere ulaşmak için büyük bir topluluğa ihtiyaç olduğunu düşünüyor, biraz haklı olabilirler ancak uzmanlar, iklim değişikliğiyle mücadele etmek için bireysel olarak bile yapabileceğimiz çok şey olduğunu söylüyor.
Sanırım bugünlerde her yerde “sürdürülebilir” kelimesini duyuyoruz. Sürdürülebilir yaşam tarzlarının, daha iyi yaşamak için günlük hayatımızda alabileceğimiz olumlu eylemler olduğuna inanılıyor. İklim, biyoçeşitlilik ve kirlilik durumlarını da göz önüne aldığımızda bu eylemlerin ne olduğu konusunda net olmalıyız ve herkesin bunları almasını sağlamalıyız.
Birisi daha sürdürülebilir bir şekilde yaşamak istiyorsa, o kişi nereden başlayabilir?
Her şey beş alana indirgeniyor: yemek, egzersiz, iş, para ve hobiler. Bu eylemleri sürdürülebilir yaşam tarzı haline getirmek; nerede yaşadığınıza, nasıl yaşadığınıza ve mevcut kaynaklarınıza bağlı olarak değişebilir ancak bu beş öncelikli eylem içinde insanların harekete geçme fırsatı var.
Sürdürülebilir yaşamı yeni normal haline getirmek, özlemlerimizi ve davranışlarımızı etkileyen ve şekillendiren güçlere bakmak ve sürdürülebilirliği bunlara entegre etmek anlamına gelir.
Ben herhangi bir çözüm bulunmadan, insanların boş yere uyarılmasından hoşlanmıyorum. Çünkü gezegenimiz işe yaramazsa, neden onun için savaşalım? Yaşadığımız gezegen kesinlikle harika. Bu yüzden insanları uyarmalıyız, tasarruf etmeyi ve kötü durumlar arasında iyi gelişmeler yaratmayı öğrenmemiz gerek. Bunun için her zaman tarihi coğrafyayı ve bilimi kullanmamız gerekiyor.