Su Kuyusu

Dünya neden bu kadar adaletsiz acaba? Sabah haberleri açtığımda, Afrika’daki insanları gösteriyorlardı. Su bulamadıkları için çocuklarını kilometrelerce uzaklıktaki su birikintilerine su getirmeleri için gönderiyorlardı.

Küçücük çocuklar, bir bidon su için kilometrelerce yürüyorlardı; kim bilir yolda nasıl tehlikelerle karşılaşıyorlar, nasıl acılar çekiyorlardı. Hani su da temiz değil, yani. İçinde her türlü mikrop var. O kadar pis bir su için hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Biz ise burada, nasıl olsa su bol diye suyu yüzüne bile bakmadan boşa harcıyor, israf ediyoruz. Suyun değerini bilmiyoruz, kavrayamıyoruz. Abanın kadri yağmurda bilinir derler ama burada tam tersi; su yokken bilinir olacak. Su bolken değerini bilemiyoruz ama bir kez kuraklık çıkmaya görsün, halk seferber olur, bir damla su bile israf edilmez. Ama illa zor yoldan. Kaybetmeden değerini nedense anlayamıyoruz. Kaybedersek de çok pişman oluyoruz. Afrika’da böyle bir durum bile yok. Hiç kimse onlara “Su mu istersiniz, kuraklık mı?” diye sormadı. Susuzluğun ortasında bırakıldılar. Ne diyelim, coğrafya kaderdir dedikleri bu olsa gerek. Eğer bir bulut olsaydım, giderdim Afrika’da gece gündüz yağmur yağdırırdım. Keşke…

Ertesi sabah yine haberleri açtığımda gözlerime inanamadım. Afrika’da tüm gece boyunca yağmur yağmıştı. İnsanlar bayram ediyordu. Çocuklar gülüşüp oynuyorlardı. Bu suyla en az bir hafta idare ederlerdi ama yine de içime bir karamsarlık çöktü. Bir hafta idare ederdi bu su. Sadece bir hafta. Sonra yine aynı sefilliğe devam. O sırada aklıma harika bir fikir geldi. Tabii ya! Afrika’da bir su kuyusu açtırabilirdim. Bu fikrimi, arkadaşlarımla paylaştım ve kabul ettiler. Parasını aramızda toplayıp bir su kuyusu açtırdık. Bize kuyunun videosunu gönderdiler.

Etrafındaki insanlar ne kadar mutluydu. Ben de bir işe yaradığım için çok mutluydum çünkü bu su kuyusu, bize ne kadar basit gelse de onlar için hayatî önem taşıyordu.

(Visited 3 times, 1 visits today)