Bir müzik bağımlısı olarak bir günüm bile müzik dinlemeden geçmez. İyi veya kötü hissettiğimde müziğe başvurur onu duygularımın bir parçasıymış gibi benimserim. Özellikle bazı şarkılar var dinlemekten asla bıkmadığım bu şarkılar ne olursa olsun peşimi bırakmaz. Gerçi ben de onların peşinden koşuyor olabilirim.
Bu şarkılar benim bir bütünüm gibi adeta. Sevincimi arttırırken üzüntümü de azaltırlar aynı zamanda. Fakat nedendir bilmiyorum, bu şarkıları diğer şarkılardan ayıran özelliği çoğunlukla fark edemeyiz. Bazen biz bilmesek de bilinçaltımızda yatar nedeni bazen de bir nedeni yoktur sadece kendimizi o şarkıya yakın hissederiz. İçten içe bir hayranlık duyarız o şarkıya. Duygularımızı paylaşır, bizi asla üzmeyecek bir dost gibi görürüz onu. Zaten sizin de anlayacağınız üzere, benim için müziksiz bir hayat çok sıkıcı ve anlamsız olur. Nietzsche‘nin de dediği gibi “Müziksiz bir hayat hatadır.”. Bu söz benim için kesinlikle geçerli çünkü müzikler benim dostum, diğer yarım gibiler. İki farklı elementiz biz birleştiğimizde sevinç molekülü çıkar ortaya. Fakat herkes için geçerli olamayabilir tabii ki. Ama hiç tereddüt etmeden söyleyebilirim ki yaşamında müzik olanlar ve olmayanlar arasında büyük fark vardır. Ayrıca müziğe önem veren insanların hayatlarında daha mutlu, rahat ve yaşama seviniciyle dolu olduğunu söyleyebilirim.
Bir müzik bağımlısı olabilirim ama kesinlikle bütün müziklerin güzel ve dinlemeye değer olduğunu düşünmüyorum. Özellikle son zamanlarda çıkan müziklerin kalitesini, sanat niteliğini kaybettiğini düşünüyorum. Sanattan daha çok kaos ortaya çıkaran bu şarkılar, insanları da olumsuz etkiliyor bence. Herkes ister istemez etkileniyor bu kaostan. Tabii ki arada rekabet olmalı ama bu rekabetler dostça ve belli sınırlar çerçevesinde olmalı. Ayrıca müzik, kalitesinden dolayı sevilmeli ya da eleştirilmelidir, müzisyeni yüzünden değil. Ayrıca eleştiriler, emeğe saygı olarak görülmemeli bence çünkü müzik bir sanattır ve herkesin harcı değildir sanatçı olmak. Herkesin illaki bir şeylere yeteneği vardır ama müzik hatta sadece müzik değil diğer sanat dalları da bir yere kadar öğretilebilir. Gerisi sizin emeğinize, istek ve azminize dayansa da kalbinizin bir yanının müzik için atması gerekir.
Kısacası müziğin benim hayatımdaki yeri kesinlikle çok fazla. Müziksiz bir yaşamı bırakın yaşamayı düşünmek bile bana korkunç geliyor. Çünkü herkesin duygularını aktarıp canlandırabileceği soyut bir dostu olmalıdır. Birinin müzikten nefret etmek için gerçekten makul bir sebebi olmalı bence. Müziği, sanatı sevin ve yaşamınızın bir parçası yapın kesinlikle daha olumlu bir yaşam sizi bekliyor olacak.