”Hayat, sürprizlere gebedir.” derler. Hayatın bir şeye gebe olmadığı zaman mı var? Kaç yaşında olduğumun bir önemi var sanki(!) Hayatında kar tanesini ilk kez görmüş, onun soğukluğunu kirpiklerinde tutmuş, onu sıcak nefesiyle eritmiş küçük şaşkın bir bebekten farksızım adeta. Her zaman yeni şeylere, bilmediklerime, görmediklerime ve öğrenmediklerime bir iştahım var. Asla doymuyorum, doyamıyorum. Tam yürüyorum, karşıma bir tümsek çıkarıyor ve düşürüyor beni evren. Tam vazgeçiyorum, kalkmak istemiyorum, bir el uzatıp kaldırıyor bu sefer. Ne istiyor benden, hiç bilemiyorum. Eğer akıllı uslu durup tedavi olursa küçük bir çocuğa şeker vereceğini söyleyen bir doktor gibi yaşam. Sırf o şeker için katlanıyorsun oyunlarına. Ama ”umut” denilen o şeker seni doktora ve doğal olarak yaşama bağlıyor bir anda.
“Sabahleyin
Karayı kaldırın mavi koyun umudumu yitirmedim
Beni çağırın gülümserken uykunun bir yerinde
Eliniz beyazken uzatın isterim
Karayı kaldırın sevgi koyun umudumu yitirmedim.”
Gülten Akın’ın ”Deli Kızın Türküsü” adlı şiirinde bahsettiği umut yitirilmediği durumlarda, her kara kaybolsun, yerleri canlı renklerle dolsun istiyor insan. Kuşlar cıvıldasın, çiçekler hiç solmasın, gözlerden hiç yaş akmasın ve dünyada karanlık olmasın… Umut işte, bir zerresi bile insanın yüreğini kafesinden çıkarıyor, onu hayallerden hayallere götürüyor. Ama yine de hiç durulmayan bir su umut, ”yok” nedir bilmiyor. Çünkü, ”Umudu var insanlığın/Umutsuz yaşanmıyor.” Zaten bu yüzden katlanıyoruz bu huysuz doktora, hatırlayın.
Ben her yerde görüyorum umudu, gözlerinizi açın. Küçük bir çocuğun annesine balon aldırmaya çalışırken sarf ettiği kelimelerde, sahiplenilmek isteyen o tatlı köpeğin gözlerinde ve insanlıkta, insanlığın ta kendisinde var umut. Tünelin sonunda ışık arayanlarda, kıştan sonra gelecek baharı bekleyenlerde ve en çok da aşık olanlarda yeşeriyor mesela. Barış için savaşanlarda, mutluluğu bulmaya çalışırken ağlayanlarda ve başarı peşinde koşarken bitiş noktasını unutanlarda da kendini gösteriyor. Bir hastalık gibi aslında ama hemen her şeye deva oluyor. Bir sonraki adımı atmak için, sabah tekrar uyanmak için ve hayal kurmak için daha iyi bir neden yok! Umut yetiyor bana. Ve eminim sizin de içinizde her gün suladığınız bir çiçek oluyor bu umut ve hala açmadıysa da çok az bir zamanı kaldı. Bahar pek yakın.
”Ben sende imkansızlığı seviyorum fakat asla umutsuzluğu değil.” demiş şair. Siz de içinizden hiç eksik etmeyin umudu. Hayal kırıklığına uğramamak için umudu kesenin hali, düşmekten korktuğu için asla sandalyesinden kalkıp yürümemiş bir zavallıdan farksızdır. Yürümeyin siz, koşun. Nefesiniz yettiğince ve yolunuz kesilene kadar durmadan, yorulmadan koşun. Merak etmeyin, eğer olur da düşerseniz, Doktor Bey sizi kaldırır ve sabrınız için size bir şeker vermeyi de unutmaz.