1889 yılının sonunda Amerika, politikacılar, kanun adamları, juriler, savcılar, avukatlar ile dolmaya başlamıştı. Kanun kaçakları, muhalifler, haydutlar, eşkiyalar, katiller ve suçlular teker teker avlanmaya başlamıştı. Av sezonu resmen açılmıştı. Pinkerton Dedektif Bürosu bazı özel durumlar için kurulmuştu. Bu büronun başında Ajan Milton ve yardımcısı Ajan Ross vardı. Bu büro Amerikan’nın üzerine kurulmakta olan düzene karşı olan çeteleri avlamaktaydı. Büronun özellikle ilgilendiği bir diğer dava ise, Van Der Linde davasıydı.
Van Der Linde çetesinin başındaki adam, Dutch Van Der Linde’ydi. Van der Linde, özgürlüğe değer veren bir savaşçıydı. Aynı zamanda halkının da sahip olacağı özgürlüğü her şeyin üzerinde görmekteydi. Van Der Linde hayatı boyunca bağımsız bir yaşam sürmeyi hayal eden ve hayaline ulaşmak için, adam, kadın veya çocuk demeden herkese acı çektirebilecek veya herkesi öldürmeyi göze alan bir savaşçıydı ve öylede olmuştu. Dutch, bu arzularına ulaşmak için suç dolu bir hayata başvurmuştu. Bir süre sonra Dutch Van der Linde kendisi gibi olan Colm O’Driscoll adlı kötü şöhretli kanun kaçağı ve onun muhalif çetesi The O’Driscoll Boys’un lideriyle tanışmıştı. Dutch Van Der Linde kendisi ile aynı arzuya sahip olan Colm’un kendi adamlarına tek kullanımlık muamelesi yapmasından hoşlanmadığı için ikisi gevşek ve huzursuz bir ortaklık sürdürmüşlerdi. Ve 2 yıl geçmeden de ortaklıkları son bulmuştu.
Kesin nedeni bilinmemek üzere Dutch Van Der Linde ve silah arkadaşı Arthur Morgan ateşkesi bozdu ve Colm’un erkek kardeşini öldürdüler. Misilleme olarak ise Colm, Annabelle’i öldürdü ve Dutch’ın kız kardeşinin ölümü hem Arthur Morgan’ı ve Dutch Van Der Linde’yi çok kızdırdı. Bu olay, Dutch ve Colm’un baş düşman olmasına neden oldu. Ayrıca iki rakip çete arasında yıllarca sürecek bir kan davasını ateşledi. 1898’de Saint Denis kasabasında Dutch Van Der Linde, çalıntı altınları satarak yerel halkı kızdırdı. Anlaşma beklenildiği gibi gitmedi ve neredeyse Crenshaw Hills’de bir bar kavgasında öldürülmesi ile sonuçlanıyordu. Neyse ki Dutch Van Der Linde, daha sonra çeteye kabul edilen Micah Bell adlı bir kanun kaçağı tarafından kurtarıldı. Hosea ve Arthur onu tartışmacı, ve asabi buldular.
1903 yılında Van der Linde çetesi, Arthur Morgan, Hosea ve Micah Bell, Blackwater’da iddialı bir feribot soygunu girişiminde bulundular ve 150.000 $’lık muazzam bir kazançla bunu başardılar, ancak felaketle sonuçlandı ve çete, şiddetli bir kar fırtınası sırasında Ambarino dağlarına kaçmak zorunda kaldı. Blackwater’da yaşanan olaylar ve ölümler, Hoşea’nın Dutch’a olan inancını sarstı, ancak görevlerine olan inancının bundan önce uzun süre önce ölmüş olduğunu kabul etmekteydiler. Uzun aradan sonra Dutch Van Der Linde, çetenin ülkeden kaçışını finanse etmek amacıyla çetenin Saint Denis’deki Lemoyne Ulusal Bankası’nı soyması gerektiğine karar vermişti. Geçmişten ders almayan Dutch ve çetesi hayatlarına savaşarak devam etmişlerdi. Geçmişten ders almayan kişinin işi geleceğe ibret olmaktır.