Hayal kurmanın gücüne tüm benliğimle inanıyorum çünkü insanoğlunu; sırat köprüsünün cennetin ayaklarına bağlandığı gibi hayata sımsıkıya bağlayan hayalleridir. Doğanın kanunu insanoğlunun gelecek hayalleriyle doğması, geçmiş hayalleriyle ölmesidir. Antoni Casas Ros ‘un kitabında bahsettiği Almodovar Teoremi’ ne göre de güzel düşünceler ve beraberinde gelen hayaller olmadan güzel olayların gerçekleşmesi pek de mümkün değildir. Aslında insanı hayata bağlayan başlarından geçmiş olaylar değil; gerçekleşmemiş hayallerdir. Çünkü insanı insan yapan duyguları ve beraberinde gelen sonsuz hakka sahip oldukları hayal güçleridir.
Hayal kurmanın gücüne inanıyorum çünkü çok sevdiğim ünlü roman yazarı Samuel Langhorne Clemens , namı diğer Mark Twain, kitabında bahsetmiş olduğu gibi şu söz hep çok hoşuma gitmiştir: ‘’ Hayallerinizi yitirdiğiniz an, yaşamınız sona ermiş sayılır. Hayallerinize sıkı sıkıya sarılın. Eğer hayalleriniz ölürse, hayat, kanadı kırık ve uçamayan bir kuşa benzer. Bir çok kez hayaIIer başIangıçta imkansız görünür, daha sonra oIası ve yeterince istekIi oIunursa, sonunda kaçınıImaz oIurIar. Ayrıca hayallerimiz, bizim kim olduğumuzun aynasıdır. ‘’ Hayal ve umut, gökkuşağını hiç görmemiş bir kişiye anlatmak kadar imkansız bir o kadar da eşsizdir.
Kimileri ise hayal ve umut kavramlarının insanoğluna acı, hayal kırıklığı çektirmekten başka bir şey olmadığı düşüncesinde olsa da ben en azından hayallerinde mutlu olmayı seçenlerdenim. Çünkü bu hayatta kimseye sitemin, öfkenin, acının, umutsuzluğun ve en önemlisi de yıkılmışlığın faydası yoktur. Olmayacak bir hayale kendini kaptırmak bile bir mucizedir aslında. Hayal kuramayanların içi bir kibrit misali kül olup yanar. Hayatlarında hep ‘’keşke’’ sözcüğü yer alır. İnsanoğlunu içten içe yiyen keşkeler değil midir zaten? İnsanı hayatının sonuna dek ikilemde kalmaya mecbur kılar keşkeler.
Gözlerimi kapatıyorum zaman zaman saatlerce hayal kuruyorum. Çok kısa bir süre sonra farkına varıyorum ki aslında bütün mesele gerçekleri umursamadan hayal kurup hayallerde yaşayabilmek. Yüreğim her ne kadar cehennem ateşi misali kavruluyor olsa da düşüncesi bile yüreğimin ortasında hercai ve kardelen çiçeklerinin açmasına sebep oluyor. Hani hikayede hercai çiçeği kışın ortasında, hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemeyeceği bir ortamda, aşkı kardelen ile baş başa kalabilmek ve ona sevgisini gösterebilmek için bekliyor ve bir süre sonra ümidini yitiren çiçek, yaşadığı hayal kırıklığından dolayı boynunu eğip soğuğa daha fazla dayanamayarak ölüyor ya; işte benim kalbim de keşke dememek için ölüm kalım savaşı veriyor.
Fersah fersah hayaller
Hepsi nakışlarla işli,
Hepsi yeminli,
Ama bu hayallerden ne gerçek,
Ne de yalan olur…
Ömür dediğinden gitmişken çünkü yıllar
Sen gerçekleştirememişken umutlar tufanını
Kim elinden tutarda kaldırır seni
Boş ver…
En iyisi boş ver..
Sadece yaşa öylece
Belki öylece yaşamın
Sunar sana kendi hayallerini…
NOT: YUKARIDAKİ ŞİİR ESRA MUZMUL TARAFINDAN 2009 YILINDA YAZILMIŞTIR.