Koskoca bir asra sığmayan ey kutsal tarihimizin nişanesi Cumhuriyet.Çaresiz,güçten düşmüş ama aynı zamanda özgürlük için yanıp tutuşan halkın zaferi.Elleriyle her karış toprağı alın teriyle,elleriyle tek tek kazıyarak alan ey şanlı Ata’mın temel gayesi.Yıllarca dilerden düşmeyen, bin yıllık tarihimizin en ihtişamlı başarısı.Tüm düşmanlarımızı bozguna uğratıp sonunda çok büyük zorluklarla gerçekleştirdiğimiz Cumhuriyet.
Yıl 1922,herkes zafer hırsıyla yanıp tutuşuyor.Düşmanlar art arda bozguna uğratıldı ama dış destekler ile birlikte hala güçten tam olarak düşmedi.Halk elinde ne var ne yok özgürlüğü geri almak için hepsini seferber ediyor.Komutanlar acaba öldürücü darbeyi nasıl atarız diye adeta bir beyin fırtınası içindeler;ve bu yüklerin hepsini sırtında taşıyan,şu ana kadar filizlenen bağımsızlık inancının,kurtulma umudunun,devletin yaptığı çok büyük hataları düzeltmenin,o yapılması gereken ama bir türlü kimsenin cesaret edemediği yeniden yapılanmanın mimarı Ata’m,başkomutan,başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk. Herkes bu konuda akıllarını yitirme seviyesine kadar gelmişken sonunda bu uğursuz savaşın kapılarını kapatıp refah ve huzur içinde bir ülkenin kapılarını aralayan fikir Mustafa Kemal Atatürk’ten gelmişti.Günler haftaları,haftalar ayları takip ederken en sonunda hazırlıklar bitmiş ve o çok beklenen bitirici darbeyi,son savaşın vakti gelip çatmıştı.Herkes stresli,heyacanlı ancak bir o kadar da kendinden emin bir şekilde savaşa başladılar.Zaman geçti,geçti,geçti ve o duymak istediğimiz uğurlu haberi aldık.Savaşı kazanmıştık.Herkes hem bu mücadelenin bitişi hem de özgürlüğünü kendi ellerine aldığı için çok mutluydu.Günün sonunda halkımız ve askerlerimiz işlerini layıkıyla yerine getirmişti.Herkes evi barkı mı dersini,çoluğu çocuğu mu dersin bilmem ama tek bir şey bilirim ki bu halk zafer için her şeyini feda etti ve sonunda hak ettiklerini almayı başardılar.Aklıma bununla alakalı Mustafa Kemal Atatürk ve bir çiftçi arasında geçen bir diyalog geliyor.Savaştan sonra bitap hale düşmüş vatandaşlardan birini yıkık dökük evinin önünde,ahşap bir sandalyede görür Atatürk.Merak edip yanına gider ve der ki “Hayrola yüce yürekli çiftçim ne diye burada böyle oturuyorsun. “ Çiftçi de der ki “Savaşta evimi,malımı,çocuklarımı kısaca her şeyimi kaybettim,tarım yapabileceğim bir toprağım kalmadı;Bu durumda oturmaktan başka yapabileceğim ne var ki. “ Atatirk karşılık olarak “Artık sizler sayesinde savaş bitti,dile benden ne dilersen;isreğin yerine getirlecektir. “ demiş.Çiftçi de demiş ki “Ben bir şey istemem zaten tek isteğimi yerine getirdik,vatanı kurtardık;yeter ki vatan sağolsun. “ Atatürk bu cevap karşısında çok mahçup olmuş ve içten içe gurur duymuş bu milletin bir oğluyum diye.Son olarak demiş ki “Nasıl istersen çiftçim,yolun açık olsun. “ Halkımızın işte böyle yüce gönüllü olması da düşmanlarımıza ibret olup yenilgiyi getirmiştir.Bu savaştan aylar sonra da herkesin iple çektiği adeta ciğer bekleyen kedilere büründüğü Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Yıl 2023;işte böyle şanlı,zorluklar içinde,umutla gürleyen bir tarihin,halkının,askerlerin çocuklarıyız biz.Bundan kimsenin akıl bile edemeyeceği bir şekilde gurur ve mutluluk duyuyorum.Her tarihimiz,Cumhuriyet’imiz aklıma geldiğinde Atamın şu inanılmaz sözü kulaklarımda çınlıyor “Elbet benim naciz vücudum bir gün toprak olacaktır,ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. “