Bir gün arkadaşlarımla aynı evde oturmuş hazırlık yapıyorduk. Bu hazırlık film içindi. Herkes koltuğa oturunca filmi başlattık. Bir aksiyon filmiydi. Ondan sonra hepimiz yattık. Gözümü kapattıktan 5 dakika sonra “Booooom” diye bir ses geldi. Herkes yatağından fırladı. Galiba evin kapısına vuruyorlardı.
Yağız kapının deliğinden baktı. Bir çeşit maskeli siyah kıyafetli 6 adam vardı. Hiç can yakacak eşyaları yoktu. Kapı tekrar sarsıldı ama bu sefer daha sertti. Gittikçe daha çok sarsılan kapının 1 kilidi kırıldı. Koşarak en önemli eşyalarımızı aldık. Ben telefonumu, maymuncuğumu (Anahtar deliği olan her kapıyı açmaya yarayan alet) ve bir eldiven aldım. Diğerlerinin ne aldığını bilmiyordum. Sonra evin arka kapısından kaçtık.
Arkamıza bakarken adamlar kapıyı kırmıştı ve adamlar çok kaslıydı. Koşabildiğimiz kadar hızlı koşarak siteden çıktık. Koşarken ilk ben yoruldum ve kendimi yere attım. Ama arkadaşlarım beni unutmuştu. Ben kalkamaya çabalarken hala koşuyorlardı. Adamlar bizden daha hızıydılar. Kalkınca koşarak, “Beni unuttunuz!” diye bağırdım. Kerem arkasına döndü, “Güney arkada kaldı” dedi. Herkes bana doğru koşuyordu. Tam bir adam beni tutmuştu ki Kerem yerden bir taş alıp adama fırlattı. Adam beni bıraktı ve hepimiz koşmaya başladık ama… bizi bayıltıcı okla vurmuşlardı.
Uyandığımızda hiçbir eşyamız yoktu ama benim cebimdeki maymuncuğu almayı unutmuşlardı. Birden adamlardan biri odaya girdi. Adam hala maske takıyordu ve arkadaşlarım yoktu adam bana vurdu ama vurur vurmaz kapı açıldı ve patronları odaya girdi, “Vay vay vay bakın burada kimler varmış.” dedi ve başka hiçbir şey demeden odadan diğer adamla birlikte çıkmışlardı. İşte fırsat bu fırsat hemen diğer kapının kilidini maymuncukla açtık ama maymuncuk da kırılmıştı.
Diğer oda değişik bir odaydı kenarlarda değişik makineler vardı ama buna aldırış etmedim. Ayağım sızlıyordu ama çok fazla sızlıyordu. Adam ayağıma vurmuştu. O nedenle olduğunu düşündüm. Camda arkadaşlarımı gördüm. Ardından kapıya gitmeye çalıştım. Oda çok uzundu. Birden makineler çalıştı ve içeri zehirli gaz üflüyordu. Aynı zamanda diğer kapı kitlenmişti. Gözlerim kamaştı. Hızla kapıya ulaşmaya çalışıyordum ama ayağım çok sızlıyordu. Topallayarak kapıya yürüdüm. Kapı 5 metre ötedeydi. Çok az kalmıştı ama kapı da yüzüme kapanmıştı. Ayağım öyle kötüydü ki acı acı bağırdım.
Artık son umudumu da kaybetmiş gözüm kapalı bir şekilde ölmeyi bekliyordum. Sonra bir mucize oldu. Bir el usulca omzuma dokundu. Bu Burak’tı. O dışarıda değildi, buradaydı! Bana bakarak, “Buradan nasıl kaçacağımızı biliyorum.” dedi ve bir kart çıkardı. Bu kart kilitli kapıyı açabilirdi. Sürünerek kapıya gittik. Burak kartı yerine taktı ve kapı açılmıştı. Hızla dışarı çıktığımızda polisler oradaydı bizi kaldırıp adamları tutukladılar.
Çok sonra kendime geldim. Çok yorgun ve bitkin hissediyordum. Aynı zamanda da çok terlemiştim. Bir an etrafıma bakındım ve yatakta olduğumu fark ettim. Meğerse rüya görmüşüm. Rüya olduğuna o kadar sevindim ki anlatamam.