21. yüzyılda yaşayan bireyler olarak hepimiz teknolojiden haberdar bulunmaktayız. Hala bazılarımız için bir lüks gibi görünse de bu araç giderek bir ihtiyaç, bir hakka dönüşmekte. Her gün kullandığımız diş fırçasından tutun arabalarımız ve hatta sağlığımızı ilgilendiren araçlar, ilaçlar bile teknoloji sayesinde gelişmekte ve eskilerini gölgede bırakmaktadır. Bu düşündüğümüzde de kaçınılmaz olduğunu anlayabileceğimiz gelişmeler yeni nesiller için doğal karşılansa da modern dünyaya girişi birebir gören bireyler için pek alışılabildik değil. Her gün kullandığımız bilgisayarlar, sanal gerçeklik, yapay zeka, kendiliğinden çalışan diş fırçaları ve süpürgeler, e-kitaplar,… Bunlar ve daha fazla bir sürü teknolojik gelişmeler daha on yıl önce bir insanın en deli rüyasının şaheserleri idi. Şimdi teknolojinin gelişiminin beraberinde getirdiği bu araçlar bazıları tarafından çok sevilip hayat kurtardığı düşünülürken bazıları ise eski, geleneksel araçların kullanımını azaltıp onların yavaşça yok olacağından şüphe duyuyor.
“Kitapsız yaşam; kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.” Seneca’nın bu sözünü hepimiz mutlaka hayatımızın bir döneminde duymuşuzdur. Birçok büyük insanın buna benzer söylediği sözler bulunmaktadır. Tarihte hayranlık duyduğunuz neredeyse her önemli birey kitapları övmüş onları “dostum” adıyla tanıtmıştır. Bu kadar önemli bir sürü insanın kitaplar hakkında pozitif ve hayran kalırcasına sözler söylemesi, kitapları bir ihtiyaç ve dost gibi görmesinin nedeni kitapların gerçekten de hayatımızın büyük bir parçasında yer almasıdır. Okula adım attığımız andan itibaren geri kalan hayatımızın büyük bir kısmını okuyarak geçireceğimizin farkına varmışızdır. Gerek öğrenme amaçlı olsun gerek eğlence zamanımızın çoğunu sayfalarının arasında geçirdiğimiz bu kitaplar sağladığı birçok faydanın yanında sayfalarının kokusu ve elle taşınabilen bir sürü bilgi ve düşünce içermesiyle de insanlar tarafından hayran kalınmış eşyalardır. Buna hayran olmakla yetinmeyip güzel, antik ve ilgi çekici eserlerin sergilendiği bir müze gibi kitapları toplayıp devasa, modern, küçük veya evinizin bir köşesinde bulunan kütüphanelerde sergilemeye başlamıştır insanoğlu.
Şimdi genel olarak televizyon şovlarında veya filmlerde gördüğümüz o büyük kütüphaneler giderek küçülmüş ve yerini herkesin bireysel kitaplıklarına bırakmıştır. Böyle düşünüldüğü zaman teknoloji sadece kullandığımız araçları değil içinde yaşadığımız bu büyük dünyayı değiştirmektedir. Kütüphanelere genel olarak televizyonlarda karşılaşmamızın en büyük nedeni teknolojidir. Elimizi iki kere oynatıp binlerce hatta milyonlarca bilgiye ulaşabildiğimiz internet kütüphanelerin yerini almış ve önceden normal görünen eski, bilgiyi kütüphaneden araştırma işlemini marifetli göstermiştir. Her ne kadar kütüphanelere azalmışsa da kitaplar var olmaya devam ettikçe yok olması mümkün değildir. Fakat son zamanlarda daha da ünlüleşen e-kitapların gerçek kitaplara tehdit oluşturduğu düşünülüp bütün kütüphanelerin ve kitapların ileride tarih olacağından endişe edilmektedir.
“Elektronik kitap, E-kitap veya e-Kitap, bilgisayarların veya diğer elektronik cihazların düz panel ekranında okunabilen metinden oluşan dijital biçimde sunulan bir kitap yayınıdır.” https://tr.wikipedia.org/wiki/E-kitap
Genelde “Basılı bir kitabın elektronik versiyonu.” olarak tanımlansa da artık e-kitaptaki bazı kitapların basılı eşdeğerleri bulunmamaktadır. E-kitaplar ve kitapları etkileyişi hakkında yapılan tartışmalarda kitapların yok oluşundan korkulmakta fakat e-kitap getirdiği faydalar da göz önüne alınmaktadır. Bir sürü kitabın iki elinin arasında oluşu ve istediğin her zaman her yerde ulaşabileceğin düşüncesi doğal olarak çekici ve her ne kadar geleneksel ve belirli bir albenisi olan normal kitaplardan çok daha kullanışlı görünmektedir. E-kitapların günden güne kullanımının artması da bu yüzdendir.
Her ne kadar kitaplardan vazgeçmek istemeyen insanlar olsa da çağımızın ilerlediğini ve hiçbir şeyin aynı kalmayacağını anlamak lazım. Aynı amacı taşıyan bu iki araçtan günümüze en uygun olanı var olmaya devam edecek ve diğeri de doğal olarak yavaşla tarih olacaktır. Kütüphanelerin ve kitapların tarih olacağını öngörmek için katip olmaya gerek yok. Ayrıca teknoloji ile birlikte yürüyen bu dünyada geleneksel hiçbir şeyin aynı kalmayacağını da anlayıp modern çağda uyum sağlamalıyız diye düşünüyorum. Kitapların ve içindeki bilgilerin bir yere gittiği yok, sadece onlara olan erişim biçimimiz değişiyor ve bu da kaçınılmazdır. Şu an deli bir rüya gibi görünse de belki bir 10 yıl sonra bir kitaptaki son sayfa bizim elimize değen son sayfa olacak.