SON KONUŞMA

“10 Kasım 1938 sabahı, bir konuşma yapma sırası gelmişti bana, artık uçup gidiyordum buralardan. Daha nice nesiller görecekti bu muhteşem ülkemiz ama benim zamanım tükenmişti artık. Sanki bir şey olmamış gibi sürüyordu hayat; vatandaşlar birbirine kan bağı ile bağlıydı, hala neşe içindeydi herkes. Bir canlılık vardı sokaklarda, ta ki…

Evet, konuşmaya başladığım anda bütün ülke durdu. Sanki, genç, yaşlı, çocuk, bebek herkes bir anda durdu ve o canlılık bir anda yok oldu. Bütün ülke beni dinliyordu ve hemen bir şeyler öğrenmek istiyorlardı. Ülkemiz bir kalp misali ve o kalp bir anlığına durmuştu ve hissettim evet, o an başlamam gerektiğini hissettim derinden ve başladım.

Canım halkım, can yoldaşlarım, benim zamanım tükendi. Artık aranızda olamayacağım ama hiç şüphem yok ki bu ülkeyi gönülden bir rahatlıkla sizlere emanet etme zamanı geldi. Ben sizlere bir kan bağıyla bağlıyım, sizler benim gözümde sonsuz bir yere sahipsiniz ama sizlere söylemek istediğim en önemli şey, bu sıkı sıkı birbirimize bağlı olduğumuz mükemmel, harika, canımızdan çok sevdiğimiz ülkemize iyi bakmanız. Bizi birbirimize bağlayan o bin bir zorla kazandığımız ülkemiz. Benim için bundan daha önemli bir şey olamaz ama o binlerce şehitlerimiz, gazilerimiz bu ülkeyi bizim oyuncağımız olması için kazanmadı. Sizlere sonsuz güveniyorum ve canımızdan çok sevdiğimiz Türkiye’ye sahip çıkmanızı istiyorum.

Özellikle çocuklarımız, bu ülke sizlere emanet. Ben sizleri birer pırlanta olarak görüyorum, hepiniz geleceğin kahramanlarısınız. Umarım sizler için faydalı ve örnek bir insan olmuşumdur. Sizleri seviyorum”

(Visited 15 times, 1 visits today)