Bir sabah şirketin genel müdürü Peter, yönetim kuruluna toplantı çağrısı yapmıştı. Toplantı salonunda herkes heyecanla Peter’ın sözlerini bekliyordu. Peter sessizliği bozarak “Son kararımızı vermemiz gerekiyor.” dedi. Hepsi merakla sordu: “Son karar mı? Nedir o son karar?”
Peter, yönetim kurulu üyelerine en son çıkan telefonlarla ilgili sorunu açıkladı. Telefonlarda yeni bir teknolojiye geçiş yapmak istiyorlardı. Fakat maliyetleri ve müşteri memnuniyeti gibi birçok konuda kararsızlardı. Çoğu üye, yeni teknolojiye geçiş yapmanın mantıklı olduğunu düşünüyordu. Ancak, sonuçta karar verecek olan Peter’dı.
Peter, düşünmek için odasına çekildi. Tam bir saat sonra geri döndü. “Son kararımızı verdim. Yeni teknolojiye geçiş yapacağız.” dedi.
Bu kararı alan Peter, en doğru seçim olduğunu biliyordu. Yeni teknoloji, şirketin büyümesine ve rekabet gücüne büyük katkı sağlayacaktı. Fakat, Peter’ın aklında hala belirsizlikler vardı. Bu kararın doğruluğuyla ilgili birçok endişesi vardı.
O gece, eve geç döndü. Uyuyamıyordu. Sabahleyin işe gitmeden önce düşüncelerini kağıda döktü. Kendisiyle yüzleşti ve son kararın doğruluğundan emin olmak istedi.
Daha sonra toplantıda tüm üyelere, neden yeni teknolojiye geçtiklerini ve kararın doğruluğunu anlattı. Üyelerden tam destek aldı. Artık, geriye dönüş yoktu.
Peter, son kararın ne kadar doğru olduğunu hissetti. Şimdi, yeni teknolojinin şirkete getirdiği başarıyı izlemek için sabırsızlanıyordu. Öyle de oldu, bu teknoloji şirketin satışlarını ikiye katlamıştı. Peter doğru kararı vermişti.