Saat sabahın 5’iydi. Los Angeles, sokaklarındaki sessizliği kaybetmemek için direnirken çalan alarmım tüm huzurumu yok edip beni yaşam enerjimden yoksun bırakmaya yetiyordu. Bütün nefretimle gözlerimi açtım, aşırı yorgundum. Gözlerimi açar açmaz gördüğüm, okyanus rengindeki, o güzel altın orana sahip, iki küçük gözün kime ait olduğunu hatırlamaya çalışırken o kişi koşar adımlarla uzaklaştı. Doğrulup nereye gittiğine bakmaya çalışayım derken hastanede olduğumu fark ettim. Bana ne olmuştu? O parlak mavi gözler kimindi? Hiçbir şey bilmiyordum. Doktorlar ve hemşireler heyecanla yanıma geldi. Annem, babam, okul arkadaşlarım herkes burdaydı. Kimseyle konuşmamaya çalıştım. Doktorlardan uyumak için izin istedim ve odayı herkes terk etti. Yalnız başıma kalıp bana ne olduğunu hatırlamak için konsantre olmaya çalıştım. Anlattıkları kadarıyla yaklaşık 2 gündür uykudaymışım. Bir kaza geçirmişim ve arabada tekmişim. Odaklandım, telefonumu alıp son çalınan müzikleri açtım ve bir umutla kazada ne yaşamışım, nereye gidiyormuşum? her şeyi hatırlamaya çalıştım.
Gözlerimi kapattım ve sağ koltukta oturan o çocuğu gördüm, okyanus gözlü çocuğu. Bana bakıyordu. İçinde bir korku vardı sanki mutluydu ama korku içindeydi. İçimdeki o heyecanı hissettim. Direksiyonu tutan avuçlarımın içindeki o teri, kalbimin, yerinden çıkacakmış gibi atışını ve Dylan’ın bana bakarken hissettiği o korkuyu hissettim. Dayanamadım… Bu anlatılması imkansız hislerle birlikte bacağımdaki yaranın verdiği ağrıyı da hissettim. Gözlerimden akan yaşlar beni durdurdu ve gözlerimi açıp müziği durdurdum. Su içtim ve okyanus gözlü çocukla olan yani Dylan’la olan son konuşmalarımızı hatırlamak için Whatsapp’ı açtım.
Her şeyi hatırlamak istiyordum bu yüzden Dylan’ı aradım meşgule atıp durdu ve her şey yine bana kalmıştı. Aynı şekilde gözlerimi kapattım ve yine odaklanmaya çalıştım.
Bu konuşmadan önceki hafta aile içinde yaşadığımız kavgaları hatırladım. Çok şiddetliydi, beni seven herkes benden uzaklaşmıştı o dönem. Bir tek Dylan vardı yanımda, bu yüzden onunla bir plan yapmış olmalıydım. Planımızı hatırladım! Araba çalıp New York’a kaçacaktık. Orada bir okulla anlaşmıştım Dylan’la birlikte oradaki kulüpte eğitmenlik yapacaktık. Planım mantıklıydı. Tamam ama peki nasıl kaza yapmıştım? Neden Dylan benden kaçmıştı? hala bu soruların cevaplarını bulamamıştım. Sonra hastaneye yaklaşan bir ambulansın sesi karşıma kaza anını getirdi. Dylan’ın bağırışı ve direksiyonu tutup arabayı ormana fırlatışı… Arkada çalan son ses müzik ve hiçbir şey demeden kahkahalar atıp ağlayan ben…
Dylan benden korkmuştu. Planı sevmemiş ve benimle bir ömür geçirmek istememiş olabilirdi. Benim verdiğim değeri o bana vermiyordu sanırım. Kapı çaldı ve içeriye nedensiz bir şekilde Dylan girdi. Onu seviyordum belki de beynim bana hikayeler uyduruyordu sustum ve yatağın ucuna oturması için ona işaret verdim. Geldi, oturudu ve anlatmaya başladı. Neden kaçtığını, neden kazaya sebep olduğunu, her şeyi anlattı.
Dylan – Ailenle benim yüzümden kavga ettiğinizi biliyordum çünkü annen daha önce benim seni aldattığımı 2 kere gözleriyle görmüştü. Onlarla aranın bozulması beni üzse de seni kaybetmek de istemiyordum. Baban bana senden uzak durmamı söylese de ben senin bırakıp gitmeni istedim ve seni yarı yolda bırakırsam benden vazgeçersin böylece her şey yoluna girer sandım . Kaza planladığım bir şey değildi New York’ta 1 hafta kalıp sonra geri dönecektim fakat arabada o kadar ağladın ki… Her şey benim yüzümden olmuştu ve senin yanıbaşımda benim yüzümden ağlaman beni eli etti. Onca saat seninle böyle devam edemezdik. Her şeyin suçlusu bendim ve seni direk bırakmam gerekirdi. Plana en başında uymasam nereye gideceğini bilemezdim. Seni korumak istedim, nerde kimlesin bilmem gerekirdi bu yüzden devam etmeye çalıştım ve seninle o arabaya bindim. Ama sonra kendimle çakıştım ve dayanamadım. Sadece küçücük bir kaza olur baylırsın ve belki yaşadığın her şeyi ve beni unutursun sandım. Her şeyi daha da mahvettim ve şu an bir daha dans edemeyeceğini bilmek benim için de çok ağır oldu. Seninle geçirdiğim 10 yılı özlememe rağmen artık seni bırakmam lazım. Lütfen kendine iyi bak. Yaptığım, sana yaşattığım her şey için özür dilerim. Seni gerçekten sevdim.
Gitti. Bunları dedi, ağzımı açmama izin vermedi, beni paramparça bıraktı ve gitti. 6 Yıllık ilişkimin bitişini, 15 yıllık kariyerimin yok oluşunu, gözlerim dolu, hiçbir şey diyemeden izledim ve bitti. Bu kazayla birlikte sadece kariyerim ve ilişkim değil bu kazayla birlikte benim hayatım da bitti.