Bir varmiş bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken eski zamanlarda adı sanı unutulmuş bir köy varmış. Bu köyde Terlik ve Pabuç adında iki çocuk varmış. Bir gün ormanda odun topladıktan sonra bir çınlama sesi duymuşlar. Pabuç “sen de duydun mu?” demiş. Terlik “evet, sanki bir şişe sesi gibi” demiş. Sesi takip ederek nereden geldiğini öğrenmişler. Ağacın altında bir tavşan görmüşler. Biraz daha iyi görmek için yanına gitmişler. Bir bakmışlar ki, ayağı bir soda şişesine sıkışmış. Hemen yanına gidip şişeyi çıkarmaya çalışmışlar ama bir türlü çıkaramamışlar. Terlik demiş ki “hemen Bilge Baykuş’ un yanına gidelim, o belki çıkarabilir”. Bilge Baykuş çok yaşlı, çok bilgili bir kuşmuş. Onları görünce “benimle birlikte dereye gelin” demiş. Sonra dere kenarında Bilge Baykuş şişeyi biraz su ve sabun ile çıkarmış. Terlik şişeyi eline almış ve demiş ki “ben bu şişeyi hatırlıyorum, soda içtikten sonra bu şişeyi oraya ben atmıştım. Keşke onu çöpe atsaydım. Bundan sonra çöpleri ormana değil çöpe atacağım.”
Bu hikayeden çevremizi korumamız gerektiğini öğrendik.
SON