Sevgili Teyzem,
Bugün sizinle paylaşacağım sözlerim, yüreğimi derinden yaralıyor. Ancak bu mektubu yazmadan önce uzun bir süre düşündüm ve içimdeki duyguları netleştirdim. Teyzem, canım teyzem, bana baktığın için minnettarım. Annemin ölümünden sonra hayatım, sanki bir rüzgar gibi farklı yerlere savruldu. Ama şimdi, artık durmam gereken bir noktaya geldim.
Biliyorum, sizi terk etmek kolay olmayacak. Ancak ellerim kollarım bağlı duramam buralarda. Babamın yanında olmam, onunla birlikte savaşmam gerekiyor. Babam gibi kahramanca göğsümü siper edip, gerekirse canımı feda etmem gerektiğini biliyorum. Ülkemizin içinde bulunduğu durum ortada. Savaştan kaçamayız, ancak belki de onu sonlandırabiliriz. Ben, babamın yanına bu savaşı bitirmeye gidiyorum, teyze.
Sana olan sevgim ve minnettarlığım sonsuzdur. Bana baktın, bütün zorluklarıma katlandın. Ancak artık büyüdüm ve kendi yolumu çizmem gerekiyor. Seni çok seviyorum, teyzem. Bu veda mektubunu okurken yüreğinin sızladığını biliyorum, çünkü benimkisi de öyle sızlıyor.
Seni asla unutmayacağım. Belki de zaman, bizi tekrar bir araya getirecek. Bu veda, sadece bir ayrılık değil, aynı zamanda bir umut ve başlangıç olabilir. İçimdeki kararlılık ve sevgiyle yola çıkıyorum.
Seni çok seviyorum.
Nezahat
——————————————————————————————————————————————————–
Nezahat Hanım’ın babası, vatanın toprakları için savaşan kahraman Albay Hafız Halit Bey’di. Cesur ve yiğit bir komutan olarak, 70. Alay’ı savaş meydanlarında yönlendiren bir liderdi. Nezahat Hanım, küçük yaşta annesini kaybetmişti ve babasıyla birlikte vatan toprakları için mücadele etmeye başlamıştı.
Gediz Cephesi’nde savaşın seyri, vatan topraklarının işgali tehdidi altında kötüye gitmeye başladığında, birçok er düşmana karşı cesaretini kaybetmeye başladı. Ancak o karanlık günlerde, Nezahat Hanım’ın kahramanlığı ve vatan sevgisi, bir ateş gibi parladı.
O, cesur bir kız çocuğu olarak, binlerce erin önüne geçti. Atının üstünde, yüreğindeki vatan aşkıyla bağırdı: “Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye kaçıyorsunuz!” Bu sözler, erlerin ruhuna bir zafer marşı gibi işledi. Nezahat Hanım, cesaretiyle ve kararlılığıyla, düşmanın ilerlemesini durdurdu ve Gediz Cephesi’ni geri aldı.
Bu kahramanlık hikayesi, bir milletin vatanına olan sevgisiyle yazılmış bir destandır. Nezahat Hanım’ın cesareti ve fedakarlığı, Türk milletinin varoluş mücadelesinde bir dönüm noktası olmuştur. Onun gibi kahramanlar, vatan sevgisiyle dolu yürekleriyle, milletin bağımsızlığı için canlarını feda etmeye hazırdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu olağanüstü cesaretin ve vatan sevgisinin sembolü olan Nezahat Hanım’a, Kurtuluş Savaşı’nın ilk İstiklal Madalyası’nı takdim etti. Bu madalya, Nezahat Hanım’ın gösterdiği kahramanlığın ve milletine olan sadakatin sonsuza kadar hatırlanmasını sağlayacak bir nişanedir. Onun cesareti, her birimizi milli bir gururla doldurur ve vatan sevgisiyle yüreğimizi coşturur. Nezahat Hanım, tarihin unutulmaz kahramanlarından biri olarak, Türk milletinin gönlünde daima yaşayacaktır.