Bir gün sabah elektrikli paten ile sitede turluyorken parka uğradım ve orada arkadaşlarımı görünce yanlarına gittim.
“Sohbet edelim mi ?” diye sordum. Herkes evet, dedi. Sonra Çınar’ın arkasında bir televizyon vardı, açıldı ve “Evlerinize gidin!” diye bir uyarı yazısı çıktı ve biz de dinledik. Evlerimize dönüp birbirimizi aradık. Sonrasında oyun oynarken sohbet etmeye karar verdik ve sonra oyundan sıkılınca Enes’in aklına bir fikir geldi. Zoom’dan bir toplantı yapıp bir şey yapacağını söyledi. Toplantıda ise bir kameralı uzaktan kumandalı uçan uçaktan görüntü paylaştığında bir kukla kurbağanın dolaştığını gördük ama elinde oyuncak balta vardı. Sonra bir güvenlik bizi aradı ve kukla, duman içinde kayboldu. Güvenliğe olayı anlatırken oyuncakların arasından çıktı ve beni yemeye çalışırken midine ışınlandım. Sonra benimle konuşmak istediğini söyledi. Ben de ”Tamam.” dedim. Kukla ”Sen İsmet misin? ” dedi. Ben de ”Yok ama tanıyorum.” dedim. Sonra beni çıkardı. ”Nerede? ” dedi. Ben de B blok, no 1 dedim ve onu yedi ve güneşi yiyip lazer gözü ile Mars’a “HOP HOP” yazdı ve Güneş’i çıkarıp İsmet’e “Rica ederim.” dedi.
Tüm bunların arasında annemin “Hadi, uyan oğlum.” demesiyle gerçek dünyaya dönebilmiştim.