Sistemin Yasal Köleleri

Kapitalizm, tüketmeye olan açlık ve bağımlılıktır. Bu tüketim doğal olarak eşit miktarda üretimi getirir ve bu sistemde üretimin olması için ahlaki olsun olmasın her yol kullanılır. Sonuçlarını bilsek de bize verdiği haz karşısında gözlerimizi bu acı gerçek karşısında kapatmayı tercih ederiz.

İnsanlar, kapitalizmin en önemli kaynağıdır. Yönetimde önemli olan çoğunluğun, üstlerinde bulunan %1’lik kesimi omuzlarına alıp yukarıya taşıması ve o kesim ise üstlerindeki için aynısını yapmasıdır. Üst katmanlara çıkmak için insanlar birbirlerini ezer, kullanır. Sonunda toplum içindeki bir bireyin gelirini verdiği emek veya o topluma katkısı belirlemez. Alt kesim adaletsizce sömürülür ve elde edilenler her zaman üste gider, toplum ancak geçinecek kadar kazanır.

Sosyalizmin ise kapitalizmin zıttı olduğu kabul edilir. İnsanların üstlerini yüceltmek yerine kendileri ve toplum için çalışmaları sağlanır. Her ne kadar bu kapitalizmin adaletsizliğini kaldırsa da hala doğayı sömürdüğü kısmı değişmiyor. Eğer kapitalizmin tüketme kısmını tutarsak ve toplum için çalışma kısmını eklersek elimizde sosyalizm kalır; insanları obje gibi adaletsizce kullanmıyoruz ama yine de ürün tüketip dünya üzerinde yarattığımız etkiyi eşitçe paylaşıyoruz.

Bu bakımdan iki yönetim şekli de sadece doğal kaynaklarımızı tüketirken umutsuz bir şekilde acı sonu beklemekten ibarettir. Sosyalizm toplumun eşitliğini sağlıyor ama insanların aşırı ve gereksiz ürün tüketimini azaltmıyor, bu da üretimin artmasını ve daha fazla kaynak tüketilmesini sağlayan bir döngü yaratıyor.

(Visited 109 times, 1 visits today)