Çoğumuz koskocaman bir metropolün içine doğduk. Kasabaları köyleri büyüklerimizin anlattığından ve gezip gördüğümüzden biliyoruz. Bazen de okuduğumuz bir kitaptan ya da anlatılan bir hikayeden hayal ediyoruz.
Benim bildiğim bir şey var ki metropol çok zor iken şirin bir kasaba huzur dolu bir yer. Ama bildiğim ve gördüğüm başka bir şey de bu huzurun ya emekliliğe bırakıldığı ya da hayallerde kaldığı.
Doğar doğmaz kendini metropolde bulanlar sanırım bu kargaşadan sıkılmalarına rağmen yaşam şartları nedeni ile çok da kolay kopamıyorlar. Ama bir ömür emekli olup kasabaya köye yerleşme hayalleri kuruyorlar. En yakın örneği dedem ile anneannem. Ankara’da yaşayıp emekli olunca hemen kaçacağız diye planlamışlar. Ama hemen olamamış bu hayal. Annem ve dayımın okullarını bitirip evlenmelerini beklemişler. Sonra torunlara bakılmış. Ama bu arada hayallerine adım atmak için bir kasabadan yazlık ev almışlar. Şimdi yılın dokuz ayını orada geçiriyorlar. Hatta bizi görmeye Ankara’ya geldiklerinde burada hemen bunalıp hastalanıyorlar. Oradaki huzuru anlata anlata bitiremiyorlar. Biz de yazın gidip o huzuru ucundan yakalıyoruz.
Metropol bu yaşımda beni bile bunalttı. Trafik, kalabalık, saygısızlık, koşturmaca, oksijensiz bir hayat… Şirin bir kasabada olmak vardı. Ama o zaman da acaba okumak ve ilerde iş imkânı bulmak mı daha zor olurdu acaba?
Yine de artı ve eksilerine bakacak olursak birinin rengi gri diğeri yeşil. Biri gürültü iken diğeri sakinlik. Biri binlerce dükâan ve araba iken diğeri doğa ve binlerce hayvan. Biri sağlıksız beslenme iken diğeri her şeyin doğalını yemek. Biri stres iken diğeri huzur. Biri binalar arasında bunalmak iken diğeri tarlaları ekip biçmek.
Her ne kadar artıları fazla olsa da şu an için çekip gitmek mümkün değil. Önce yaşam şartlarına uyum sağlayacağız. En iyi okullarda okuyacağız, iyi bir iş sahibi olacağız, evleneceğiz, çoluk çocuk ve biz de emekliliği bekleyeceğiz galiba. Ya da öyle bir meslek seçeceğiz ki bizi erkenden şirin bir kasabaya atıversin. Mesela diyetisyen olup neden şirin bir kasabada insanlara destek olmayayım? Ya da psikolog… İnanıyorum ki ne kadar doğal ve huzurlu olsa da kasabada da diyetisyen ve psikolog ihtiyacı olan olabilir.
Her ne kadar büyük şehirler artık akıllı şehirler hâline gelip her şey bir tuşun ucunda yaşansa da ben elimden geldiğince daha erken bir zamanda huzurlu, yemyeşil, sahil kenarında şirin bir kasabada yaşamayı hayal edip planlamaya başladım bile.