Sıra Dışı Bir Hediye

O günün diğer günlerden tek farkı yılın son günü olmasıydı. Okulumuzda yapılacak olan yılbaşı partisi için erkenden kalkmıştım ve gözüme hiçbir şey yabancı gözükmemişti. Parti için haftalardır belki aylardır planladığım kostümümü giyip okula gitmiştim.

Okulumuz yılın son günü için bir pijama partisi planlamıştı. Aslına bakılırsa bu her sene gerçekleşen bir olaydı o nedenle diğer sınıflar buna az çok alışmıştı. Herkesin okula pijamayla geldiğini görünce tabii ki bizde yavaş yavaş da olsa ortama uyum sağladık. O gün mükemmeldi fakat bilmediğim tek şey günümün daha da mükemmelleşeceğiydi. Gün sonunda tüm arkadaşlarıma her sene, herkesçe yapılan ve duymanızın kaçınılmaz olduğu “Seneye Görüşürüz!” esprisini yaptıktan sonra servise bindim ve eve geldim. Hava karlı olduğu için hafif üşümüştüm fakat kedimin evde beni beklediğini hatırlayınca içimi kontrol edemediğim bir sıcaklık kapladı ve acele edip eve girdim. Odamda miyavlamalarıyla beni selamlayan kedimi cevapsız bırakmadım ve odamın kapısını açtım kedimi kucaklamak için çantamı yatağıma attığım sırada ise gözüme sabah orada olmayan bir şey çarptı. Bu karman çorman hediye paketlerinin birbirine yapıştırılmasıyla ortaya çıkan dağınık fakat güzel görünümlü bir hediye paketinin örttüğü bir şeydi. Üzerinde ne yazdığı anlaşılmayan bir kağıt vardı. Bu kağıdın üzerinde “Lectio maxima adiutrix est.” yazıyordu. Farklı bir dilden gibi görünen bu cümlenin cümle olduğunu bile sonundaki noktadan anlamıştım. Paketi elime alıp incelediğimde aslında paketin rastgele hediye paketlerinden olmadığını ve kendi içinde bir algoritmaya sahip olduğunu fark ettim. Bu tür şifreli mesajları çözmeyi sevdiğim ve bu konuda iyi olduğum için paketi inceledim ve sonunda ne pakete ne de üzerindeki kağıda zarar vermeden paketi açmayı başardım. Paketin içinde bir kitap olduğunu fark ettim bu kitap en sevdiğim yazarlardan biri olan Cassandra Clare’in en sevdiğim kitabı olan “Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehri”nin her zaman istediğim gibi olan İngilizce ve imzalı versiyonunu gördüm. Bunu kimin verdiğini düşünürken kitabın üstünde de bir not olduğunu gördüm Türkçesi “Bunu oku” anlamına gelen İngilizce bir not vardı kitabın üstünde. Tabii ki ilk boş zamanımda okuyacaktım fakat ilk evi akşam arkadaşım geleceği için toplamam gerekiyordu. Bu nedenle sadece kitabın sayfalarına göz gezdirdim ve bir sayfada el yazısıyla yazılmış gibi olan bir şey gördüğümü sandım fakat aramaya devam edip de bulamayınca vazgeçtim. Evi toparladıktan sonra fazlasıyla boş zamanımın kaldığını fark ettim ve kitabı okumaya başladım. Kitabın dili çok akıcıydı ve bu sayede farkına bile varmadan 118. sayfaya geldiğimi fark ettim. Sayfayı bitirip de diğer sayfayı açınca ise önceden gördüğüm el yazısı gibi olan şeyin aslında gerçekten orada olduğunu fark ettim. Bu bir sayıydı. Hayır, hayır bu bir numaraydı sanırım. Karman çorman el yazısına dikkatli bakınca yazan numaraların “2222-1111-8888” olduğunu anladım tam olayın büyüsüne kapılmış bir şekilde yazıya dokunuyordum ki…

Bir sallantıyla uyandım. Meğerse kendimi kitaptaki fantastik olaylara o kadar çok kaptırmışım ki bunlar hakkında uyuyakalmışım. Kitap üzerinde uyuyakaldığımı gören kedim ise sıkılıp beni uyandırmaya karar vermiş. Gördüğüm rüyanın etkisiyle paketteki yazıya bir daha baktım ve bu yazıyı çevirmeye karar verdim. Çeviriden öğrendiğim üzere ise bu yazı Latinceymiş ve anlamı “Okumak, en büyük yardımcıdır.” demekmiş.

(Visited 7 times, 1 visits today)