Merhaba arkadaşlar;
Öğrenim hayatıma Yaşamkent Doğa Okullarında başladım ve ilk iki yıl eğitimimi bu okulda tamamladım. İkinci sınıfın sonlarına doğru ailem benim geleceğimi ve Fevziye Özgün öğretmeni konuşuyor, onun bulunduğu okula kaydımı almayı düşünüyorlardı. Bu durum beni çok tedirgin ediyordu. Düşünsenize, yeni okul, yeni arkadaşlar ve konuştukları kadarıyla disiplinli ve deneyimli yeni bir öğretmen.
Şu an yeni okulumda altıncı sınıfta okumaktayım. Yeni okuluma başladığım üçüncü sınıfın başlarında yeni arkadaşlarıma ve arkadaşlarımın da bana alışma sürecinde ağlayarak eve gittiğim günleri buruk bir gülümseme ile hatırlıyorum. Aslında en çok sınıf öğretmenim, benim yeni okula kayıt olma sebebim Fevziye Özgün ve O’ nun disiplinli, taviz vermeyen duruşu beni çok zorlamıştı. Onunla yaşadığım ve çoğu benim üzülmem, kızmam ve hatta ağlamamla biten pek çok anım oldu. Aileme, eski okuluma geri dönmek istediğimi veya sınıfımı yani öğretmenimi değiştirmek istediğimi çok kereler söyledim. Fevziye öğretmen, sınıfta not tuttuğum defterimden oturduğum sıra arkadaşıma, yemekhanede yediğim yemekten bahçede oynadığım arkadaşlarıma ve hatta oyunuma kadar müdahale ediyordu. Bir tanesini sizinle paylaşayım;
Ben hiç peynir yemiyorum. Ailem bu durumu kabullenmiş olmasına rağmen bir gün Fevziye öğretmenim bana galiba zorla peynir yedirmiş ve resmimi çekerek anneme göndermişti. Bununla kalmamış annemi arayarak benim oğlum artık burgu beyaz peynir yiyor siz de gerekli özeni göstererek devamını getirin demişti. Bu ve bunun gibi bir çok anım var.
Beşinci sınıfa geçtiğimde Fevziye öğretmenim emekli oldu. Altıncı sınıfa geçtiğimde tekrar okulumuzda sınıf öğretmeni olarak çalışmaya başladı. O’ nun tekrar okula gelmesi beni çok sevindirdi. Bugün anlıyorum ki bizim için en az anne ve babamız kadar emek vermiş. Bence Fevziye öğretmen ilkokula başlayan bir çocuğun başına gelebilecek en güzel şey.